Annesi ve babası, her yıl oğullarını,
yazın büyükannesinin yanına gönderirken trende ona eşlik edip bir sonraki gün
aynı trenle eve dönerlerdi.
Biraz büyüdüğünde çocuk anne ve babasına
dedi ki:
-Artık büyüdüm, bu yıl büyükannemin
yanına tek başıma gitmeyi denesem, ne dersiniz?
Kısa bir tartışmadan sonra anne ve
babası bu konuda fikir birliğine vardılar. İstasyon platformunda ona el
sallayıp uğurlarken ve vagonun penceresinden son tembihlerini yaparken çocuk
aynı şeyleri tekrarlamaya devam etti.
-Evet , biliyorum, biliyorum, yüzlerce
kez söylediniz...!
Tren kalkmak üzereydi ki babası:
-Oğlum olur ya; kendini rahatsız ve
yalnız hissedersen ya da korkarsan bu senin için, dedi ve oğlunun cebine bir şey
koydu.
Ve çocuk artık tek başınaydı, etrafında
yabancı insanlar birbirleriyle itişip kakışıyor, gülüyor, kompartımana girip
çıkıyorlardı.
Kondüktör çocuğun biletine bakarken,
yalnız yolculuk yaptığına dair bir yorum yaptı, birisi ona acır gibi baktı. Onu
işaret edip fısıldayanlar oldu. Çocuk birden, kendini çok huzursuz hissetti ve
rahatsızlığı her bakışla daha da arttı.
Başını önüne eğdi, koltuğun köşesinde
adeta büzüştü ve gözyaşları yanaklarından süzülmeye başladı. İşte o anda
babasının cebine bir şey koyduğunu hatırladı. Titreyen elleriyle, el yordamıyla
o küçük kâğıt parçasını buldu ve açtı. Kağıtta şunlar yazılıydı:
-Oğlum, biz son vagondayız.
Yazarın
notu: Çocukların uçmasına izin
vermeliyiz, onlara güvendiğimizi göstermeliyiz ama onlar hayatı göğüsleyene
kadar da son vagonda olmalıyız.
Facebook: Mine Bahçeci sayfasından –Alıntı-
Hiç yorum yok:
Yorum Kuralları
Yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret, küfür, aşağılayıcı, küçük düşürücü, pornografik,
ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici,
yorumların her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu yorumcuya aittir.
İsimsiz yazılan yorumlar bir saat içinde sistem tarafından otomatik olarak silinir.