M|E Medya Ermenek ULUCANLARIN SON MAHKÛMU (13.BÖLÜM) - Medya Ermenek Medya Ermenek
Facebookta Paylaş

ULUCANLARIN SON MAHKÛMU (13.BÖLÜM)


(Ziyaretçi Tanıklar)
Ulucanlar Cezaevinde İnfaz Edilen Mahkûmların Yaşam Öyküleri

7- Abdulkadir Bey (Eski Ankara Valisi 1 Eylül 1926)
 Abdülkadir Bey ya da Antepli Abdülkadir Bey (1881 - 31 Ağustos 1926), Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde askerlik ve siyasetçilik, Türkiye'nin ilk yıllarında ise valilik yapmış bir devlet adamıdır. İzmir Suikastına katılmaktan dolayı mahkûm olmuş ve idamla cezalandırılmıştır.
Abdülkadir Bey 1881 yılında Gaziantep'te doğdu. İstanbul'a giderek Mekteb-i Harbiye'den mezun oldu. İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne katıldı.[1] 31 Mart Vakasına müdahele eden Hareket Ordusu'nda yer aldı. Balkan Savaşı'na katıldı. I. Dünya Savaşı'nda Musul bölgesinde savaştı. Kurtuluş Savaşı'nın ilk yıllarında Ankara valisi oldu.

14 Haziran 1926 günü Mustafa Kemal Paşa'yı öldürmek üzere planlanan İzmir Suikastının ortaya çıkması üzerine başlayan soruşturmada Abdülkadir Bey'in olayın planlamacılarından biri olduğu ortaya çıktı. Fakat yakalanmadan önce kaçtığı için gıyabında yargılanarak 14 Temmuz 1926 tarihinde idama mahkûm edildi. 21 Ağustos 1926 tarihinde Bulgaristan'a kaçmak üzere saklanırken Kırklareli'nin Midye kasabasında yakalandı.[2] Ankara İstiklal Mahkemesi önüne çıkarılarak tekrar yargılandı ve tekrar idama mahkûm edildi. Cezası 31 Ağustos 1926 gecesi infaz edildi.[3]
Abdülkadir Bey, Kemal Tahir'in Kurt Kanunu romanında Abdülkerim Bey olarak anılmaktadır.[4] Abdülkadir Bey İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin fedaisi (tetikçi) olarak biliniyordu. İzmir Suikastı soruşturmaları sırasında Serbesti gazetesi yazarı Hasan Fehmi Bey[5] ve Sada-yı Millet gazetesi yazarı Ahmet Samim gibi İttihat ve Terakki karşıtı bazı kişilerin öldürülmesi olaylarında rol oynadığı ortaya çıktı.[6]

Kaynakça
1- İsmet İnönü, Hatıralarım, Cilt 2, Sayfa: 216. Bilgi Yayınları, 1987
2- Çok şey bilen tetikçiyi ortadan kaldırdılar, Yeni Şafak Gazetesi, 21 Kasım 2011
3- Sarı Paşa, Kara Çete ve kurt kanunu, Ayşe Hür, Taraf Gazetesi, 29 Haziran 2008
4- Kurt Kanunu, Kemal Tahir, İthaki Yayınları, 2005, İstanbul, ISBN 9752731546
5- Örgütlenmeden Eyleme Geçiş:31 Mart Olayı, Necdet Aysal, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Sayı:37-38, Mayıs-Kasım 2006, sayfa:24
6- Samim'den Hrant Dink'e, Erdal Şafak, Sabah Gazetesi, 19 Ocak 2008”[1]

8- Süvari Fethi Gürcan (27 Haziran 1964)

“Fethi Gürcan, 1922 yılında Konya, Ereğli’de doğdu. Kurtuluş Savaşı kahramanı alaylı Yüzbaşı Mehmet Hamdi Bey ve Halime Hanım'ın dört çocuğundan biridir.

Harp Okulu'nu süvari teğmeni rütbesiyle 1943 yılında bitirdi. Çeşitli yarışmalarda başarı göstererek 1954 yılında binicilik milli takımına seçildi. 1956 yılında Viyana konkurhipiklerinde; bir gün içinde dresaj ve engel atlama dalında iki birincilik birden kazandı. Kara Harp Okulu Komutanı Alb. Talat Aydemir yönetimindeki 22 Şubat 1962 ayaklanmasına katıldığından; binbaşı rütbesiyle, direnişe katılan diğer genç subaylarla birlikte ordudan tart edildi.
20 Mayıs 1963 ayaklanmasının da öncüleri arasında yer aldı ve Mamak Askeri Mahkemesi'nde yargılanarak idama mahkûm edildi. Hüküm 27 Haziran 1964 Cuma günü sabaha karşı yerine getirildi. Darbe girişiminin diğer lideri Albay Talat Aydemir ise 5 Temmuz 1964'te yine sabaha karşı idam edildi.
          "27 Mayıs Darbesi ile başlayan Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki çalkantılar, ancak, İsmet İnönü'nün "geçiş dönemi" politikalarının son noktası olan Fethi Gürcan ve Talat Aydemir'in idamı ile durultulabildi." [1]
          "Tabii ki fiili hareketi yapan gençlerdir. Bir Süvari atını nereye saklasın, bir teğmen tankını nereye saklasın? Tank çuvala sığmaz. Onlara bu yolu gösteren biziz. Bizi asın, bu çocuklara yazık etmeyin." [2]
          "Ölümün karşısında ve Tanrı ile adaletin huzurunda bulunduğum şu anda, Atatürk’e övgüler yazmak için kaleme sarılan şair kadar vicdanım rahat. Uğruna can verecek adamlar bulunduğuna göre, davamızın daha güçlü olarak yaşayacağına inanıyorum. Ve diyorum ki Atatürk ölmüştür ama var olmakta devam ediyor. Şimdi ben de öleceğim ama Atatürk ilkeleri, ölümümle çok daha yüce bir değer kazanacak." [3]
Yüzbaşı Fevzi Bingöl de olaylara katıldı. İlk başta Fethi Gürcan gibi onun da idamı istenmiş, ancak cezası daha sonra müebbete çevrilmiş ve 7 yıl hapiste kaldıktan sonra aftan yararlanarak serbest kalmıştır.
Kaynakça:
1. Fethi Gürcan'ın Harbiyelileri - Ömer Gürcan
2. İhtilalin Süvarisi, Nesrin Turhan ,ISBN 975-293-183-9
3. Fethi Gürcan'ın Harbiyelileri, Ömer Gürcan, ISBN 975-6288-24-8”[2]

9- Albay Talat Aydemir (5 Temmuz 1964)

“Talat Aydemir, 1917yılında Bilecik, Söğüt’te doğdu.
1940 yılında Kara Harp Okulu'nu ve 1954 yılında Kara Harp Akademisi'ni bitirerek kurmay subay oldu. 1956-1959 yılları arasında Demokrat Parti iktidarına karşı darbe yapmak için örgütlenen cuntada çalıştı. 1959 yılında Kore'ye gitti. 1960 Haziranına kadar orada kaldığı için 27 Mayıs Darbesi'ne (1960) katılamadı. Yurda dönünce Milli Birlik Komitesi'ne (MBK) giremedi. Bu da MBK'ye kişisel kırgınlık duymasına neden oldu. Kore dönüşünde, kurmay albay rütbesindeyken önemli bir görev olan Kara Harp Okulu komutanlığına atandı. 27 Mayısçıların, Ondörtleri de içeren "radikal" kesimi içinde yer alıyordu. Bu kesimde oturmuş bir düşünce birliği olmamakla birlikte, askeri yönetimin sürmesi, otoriter reformculuk, parlamentarizmi küçük görme gibi asgari müştereklerde birleşiliyordu. 1960'ın sonunda MBK'nın "ılımlı" kanadı "radikal" kanadı tasfiye etti, ama MBK içinde olmayan Aydemir bu gelişmeden etkilenmedi.
15 Ekim 1961'de seçimlerin yapılmasından sonra, ordu içindeki hoşnutsuzluklar arttı. Kendilerine Silahlı Kuvvetler Birliği (SKB) adını veren bir grup subay 21 Ekim'de seçimlerin, siyasal partilerin ve MBK'nin feshini öngören bir protokol imzaladı. 27 Mayıs'ın hedefine ulaşamadığı, koalisyon hükümetlerinin gerekli reformları yapamayacağı, bu nedenle yeni bir müdahalenin gerekli olduğu düşüncesindeki Aydemir grubu ile SKB arasında belirli bir ilişki vardı.
Protokolde sözü edilen müdahale çeşitli gelişmeler sonucu gerçekleşmemekle birlikte, ordu içindeki hoşnutsuzluk sürüyordu. İsmet İnönü başkanlığında kurulan hükümet, bir darbe girişimini önlemek amacıyla aralarında Aydemir'in de bulunduğu bir grup subayı başka yerlere atadı. Bunun üzerine Aydemir, yapılan atama ve tutuklamalara karşı, Ankara'daki askeri birliklerin bir bölümünün katılmasıyla 22 Şubat 1962'de bir darbe düzenledi. Ama ordu İsmet İnönü'nün yanında yer alınca, yalnız kalan Aydemir hükümetle anlaşarak teslim oldu. Bu anlaşma uyarınca 22 Şubatçılar yargılanmadılar, yalnızca emekliye ayrıldılar.
9 Temmuz 1962'de "Kanunun suç saydığı bir cürmü övdüğü" iddiasıyla tutuklandı. 18 Temmuz'da tahliye edildi.[1]
Aydemir bundan sonra da darbeci etkinliklerini sürdürdü. 20 Mayıs 1963'te, Anayasa'da öngörülen reformların gerçekleştirilmediği gerekçesiyle, Kara Harp Okulu'nun katılmasıyla ikinci darbe girişiminde bulundu. Bu girişim de İnönü'nün direnişiyle bastırıldı.
Aydemir, birçok subay, Kara Harp Okulu öğrencileri ve Ondörtler'den bazılarıyla birlikte yargılandı. Yapılan yargılamadan sonra, 5 Eylül 1963'te Süvari Binbaşı Fethi Gürcan ile birlikte "Anayasayı Tadil ve Tağyire teşebbüs" suçundan idama mahkûm edildi.[2] TBMM'nin de kararı onaylaması üzerine idam cezası 11 Mart 1964 tarihinde kesinlik kazandı. 27 Haziran 1964 günü sabaha karşı hücresinden alınarak infaz için cezaevi müdürünün odasına getirildi ise de avukatının yaptığı bir son dakika başvurusu ile infaz ertelendi. Bu son hukuki girişimlerin de etkisiz kalmasının ardından, 5 Temmuz 1964'te Ankara Merkez Cezaevi'nde asılarak idam edildi. Aydemir'in darbe girişimlerinin belirgin bir programı yoktu. Bu girişimlerde askeri-otoriter bir reformculuk isteği ve kimi kişisel tutku ve çekişmeler belirleyiciydi.[3]
Şadan Aydemir ile evli olan Aydemir, Tülin ve Metin adı iki çocuk babası idi.[4] Anne tarafından eski maliye bakanlarından Ekrem Alican'ın yeğenidir.[5] Talât Aydemir'in anılarının bir bölümü 1965 yılında Akşam gazetesinde yayımlanmış ve hemen sonra Talat Aydemir’in Hatıraları adıyla MAY Yayınları tarafından ilk cildi yayımlanmıştır.[6] Kendi el yazısı ile kaleme aldığı bütün anıları 2010 yılında Yapı Kredi Yayınları tarafından “Hatıratım” adıyla yayımlandı.

Kaynakça
1. Talat Aydemir tahliye edildi., Millyet, 19/07/1962
2. Talat Aydemir idam edildi., Millyet, 5/07/1962
3. "Talat Aydemir", Encyclopædia Britannica Fifteenth Edition, 1994.
4.http://docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/HATIRAT/Aydemir_Talat%20_Hat%C4%B1ralar.pdf
5. Alican'ın açıklaması, Millyet, 23/02/1962
6. Hatıratım - Talat Aydemir - Yapı Kredi Yayınları
   Büyük Larousse”[3]
06.03.2020
Durmuş Ali ÖZBEK
durmusaliozbek@hotmail.com





[1] https://tr.wikipedia.org/wiki/Abd%C3%BClkadir_Bey_(Ankara_Valisi)
[2] https://tr.wikipedia.org/wiki/Fethi_G%C3%BCrcan
[3] https://tr.wikipedia.org/wiki/Talat_Aydemir



YAZARLAR SAYFASINA ==>>>
Medya Ermenek Taşeli Edebiyat Güncesi yayınlanan makalelerin içeriği hakkında mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu makalesi yayınlanan yazara aittir.Yayınlanan makale karşılığında yazarlara telif ücreti ödenmez. Yazarlar bunu peşinen kabul etmiş sayılırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Kuralları
Yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret, küfür, aşağılayıcı, küçük düşürücü, pornografik,
ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici,
yorumların her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu yorumcuya aittir.
İsimsiz yazılan yorumlar bir saat içinde sistem tarafından otomatik olarak silinir.

sanalbasin.com üyesidir
Düzenleme | Copyright © 2013-2023 | MedER |Medya Ermenek
BİZE ULAŞIN
ghs.google.com
ghs.google.com