İlk baltayı vururken geyicek ağacına
Bir geyicek düşmüştü baltacının başına
Yayıldı vücuduna ilk baltayla bir acı
Dile geldi o anda son geyicek ağacı
Ben size ne yaptım ki bana balta vurursun
Geçmişte o yaptığım her şeyi unutursun
Gün geldi şu dalıma salıncak kurdu oğlun
Gün oldu ter içinde gölgeme düştü yolun
Unutma bir zamanlar bağların kurumuştu
Benden yaptığın pekmez küpünü doldurmuştu
Sende vefa olsaydı bunları unutmazdın
Vicdanın dile gelir kökümü kurutmazdın
Kıtlık yılları vardı muhtaçtın bir ekmeğe
Hazırdın ekmek için her şeyini vermeye
Topladın meyvelerim çuvallarla götürdün
Dövüp kuruttun beni değirmende öğüttün
Karıştırdın bir avuç buğday unuyla beni
Besledim kızıl renkli döğmel(i)ekmekle seni
Unutma balta tutan ellerinde ben varım
Vefasızlığınadır bütün şu ahu zarım
Keser döner sap döner yine yoksul olursun
Allah korusun lakin ekmeğe kul olursun
İşte o gün gelince belki oğlun bilecek
Şu yaptıkların için çok beddua edecek
Bazı yerlerde bana geyik elması derler
Sorar mısın babana o geyikler nerdeler
Bin yıldır bu toprakta hüküm sürmüştü soyum
Köylünün baltasıyla bak işte geldi sonum
Muhtaçtın döğmel(i)ekmek ve kıymaca aşına
Kırk iki kıtlığında mendil oldum yaşına
Sana çok şey verdim ben fakat bunu bilmedin
Bir kör baltayla gelip gövdemi yere serdin
Uzaktan bakardım ben Del(i)oğlan’ın Taşı’na
Koca Dağ’dan bir rüzgâr vururdu şu başıma
Artık ne geyik kaldı ne de bir tek geyicek
Bu hüzünlü sonuma kim ağıt söyleyecek
Prof. Dr. Hacı KURT
Hiç yorum yok:
Yorum Kuralları
Yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret, küfür, aşağılayıcı, küçük düşürücü, pornografik,
ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici,
yorumların her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu yorumcuya aittir.
İsimsiz yazılan yorumlar bir saat içinde sistem tarafından otomatik olarak silinir.