Sıcak bir Ağustos sabahında, taşlı toprakların
arasında zorluklarla ulaştığımız Sorkun başındaki harmanda; annem, babam ve ben… Yıl 2002, yayla harmanı
zamanı. Emeğin ve alın terinin en saf hâlini sergiliyoruz.
Gökyüzünde beyaz bulutlar süzülürken, yeryüzünde
sabrın ve sevdanın hikâyesini yazmaya çalışıyoruz.
Annemin yüzünde dingin bir tebessüm, başında beyaz
yazmasıyla güneşe direnmiye çalışıyor.
Yanında, zamana meydan okuyan gururlu bir duruşla
babam… Başında şapkası, sırtında gömleği ve yıpranmış giysileriyle, toprağın
bize sunduğu nimetleri istifleme çabasında.
Arkalarında gençlik ve toyluk ile duran, ailenin
emeğine katkı sağlamaya çalışan genç delikanlı ise ben. Geleceğe baka bilmek
için,emeğin tam ortasındayım!!!!!
Geçmişten devraldığımız külterel ve yaşam
felsefesini omuzlarımızda taşımaya çalışıyoruz.
Etrafımızı saran devasa çuvallar, bir yılın
emeğinimi, yoksa tarlalarda bıraktığımız saklı hayatlarımızı mı simgeliyor.
Bu çuvallar sadece ürün değil; aynı zamanda sabır,
azim ve aile bağlarının da simgesi.
Bu kare sadece bir hasat günü değildir.
Bu, köyümüz Yukarı Çağlar’ın binlerce yıllık
üretim kültürünün, doğayla iç içe geçmiş yaşam biçiminin bir yansımasıdır.
Toprak, bizim karakterimize öyle işlemiştir ki; bir karış toprak, bir ömrü taşır içinde.
Modern hayatın karmaşası içinde bu fotoğraf;
geçmişimize, emeğimize ve özlemlerimize dair gerçek zenginliği fısıldayan bir
hatıradır.
Annemin mekânı cennet olsun. Rabbim babama hayırlı
ve sağlıklı ömürler versin.
Yıl 2002 - Sorkun başında, yayla harmanında
çekilen bu fotoğraf…
Hasretle, minnetle, özlemle…
Hüseyin Bağcı
12.06.2025 – İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Kuralları
Yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret, küfür, aşağılayıcı, küçük düşürücü, pornografik,
ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici,
yorumların her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu yorumcuya aittir.
İsimsiz yazılan yorumlar bir saat içinde sistem tarafından otomatik olarak silinir.