M|E Medya Ermenek SADAKAT VE BEDEL - Medya Ermenek Medya Ermenek
Facebookta Paylaş

SADAKAT VE BEDEL

 

Tepelerin arasında, küçük bir kasabada, yaşlı bir adam olan Hüseyin Dede yaşardı. Hüseyin Dede’nin en yakın dostu, sadık köpeği Karabaş’tı. Karabaş, ne bir cins köpek ne de gösterişli bir hayvandı. Ama gözlerinde öyle bir vefa vardı ki, kasabalılar onun Hüseyin Dede’yle olan bağını konuşurdu. Karabaş, dedenin gölgesi gibiydi; tarlaya giderken peşinden koşar, akşamları sobanın başında onunla sessizce otururdu.

Bir gün kasabaya yabancı Cemal adında bir adam geldi. Şık kıyafetleri, parlak ayakkabıları ve kibirli bir gülümsemesi vardı. Kasabalılara, büyük şehirde zengin bir iş insanı olduğunu, ama buralarda “gerçek” bir dost aradığını söyledi. Gözü Karabaş’a takıldı. “Bu köpek başka,” dedi Hüseyin Dede’ye. “Sana ne istersen vereyim, sat bunu bana.”

Hüseyin Dede güldü. “Karabaş satılık değil, evlat. O benim dostum, can yoldaşım. Para onun değerini ölçemez.” Cemal ısrarcıydı. Cebinden kalın bir deste para çıkardı, sonra bir araba anahtarı, en son da şehirdeki bir evin tapusunu masaya koydu. “Seç birini.” dedi. “Karabaş’ı alayım.”

Dede’nin gözleri bulutlandı. “Evlat,” dedi, “sadakati para için satan, sattığı kişinin köpeği olur. Karabaş’ın dostluğu, senin paranın alamayacağı kadar büyük.” Cemal alaycı bir kahkaha attı. “Görelim bakalım,” dedi ve kasabadan ayrıldı.

Aradan haftalar geçti. Cemal, kasabaya geri döndü. Bu kez yanında başka bir köpek vardı; gösterişli, tüyleri parlak, ama gözleri soğuk bir hayvan. “Bak, Hüseyin Dede,” dedi, “bu köpeği şehirde binlerce liraya aldım. Senin Karabaş’ından kat kat üstün.” Hüseyin Dede, köpeğe baktı, sonra gülümsedi. “Parayla alınır, ama sadakat alınmaz.” dedi.

O gece kasabada fırtına koptu. Cemal’in gösterişli köpeği, zincirini koparıp kaçtı, bir daha görülmedi. Karabaş ise Hüseyin Dede’nin kulübesinin kapısında, sırılsıklam, sabaha kadar bekledi. Sabah olduğunda, dede kapıyı açtı ve Karabaş’ın başını okşadı. “Senin değerin, hiçbir parayla ölçülmez.” dedi.

Cemal, kasabada bir süre daha dolaştı, ama ne dost bulabildi ne de sadakat. Parası çoktu, ama yalnızdı. Hüseyin Dede ve Karabaş ise her akşam sobanın başında, birbirlerine yeterdi.

Sonuç: Sadakat, para ile satın alınamaz; çünkü gerçek dostluk, bedel biçilemeyen bir hazine gibidir. Parayla alınanlar, sadece efendilerinin gölgesi olur.

18.06.2025 Konya

Durmuş Ali ÖZBEK

Kültür Bakanlığı Halk Şairi

YAZARLAR SAYFASINA ==>>>
Medya Ermenek Taşeli Edebiyat Güncesi yayınlanan makalelerin içeriği hakkında mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu makalesi yayınlanan yazara aittir.Yayınlanan makale karşılığında yazarlara telif ücreti ödenmez. Yazarlar bunu peşinen kabul etmiş sayılırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Kuralları
Yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret, küfür, aşağılayıcı, küçük düşürücü, pornografik,
ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici,
yorumların her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu yorumcuya aittir.
İsimsiz yazılan yorumlar bir saat içinde sistem tarafından otomatik olarak silinir.

sanalbasin.com üyesidir
Düzenleme | Copyright © 2013-2023 | MedER |Medya Ermenek
BİZE ULAŞIN
ghs.google.com
ghs.google.com