Karamanoğullarının Türkçe meselesi ile alakalı olarak son araştırma yapanlardan biriside Erdoğan Merçil’dir. Merçil Belleten’de neşretmiş olduğu makalesinde KaramanoğullarınınTürkçeyi resmi lisan ettirmeleri ile ilgili bazı itirazlarda bulunmaktadır. Merçil’in itirazlarının başında Türkçe’nin resmi lisan ilan edilmesi ile alakalı olarak bu kararın Mehmed Bey dolayısıyla Karamanlılar tarafından alınmadığını, Konya’da toplanan Selçuklu divanında alındığını buradan hareketle bu kararın Mehmed Bey’e veya Karamanlılara değil Selçuklu divanına ait olduğunu, bu yanlışın tashih edilmesi gerektiğini söylemektedir. (22)
Merçil makalesinde tarihi hadiseyi anlatırken Mehmed Bey’den ve Karamanlılardan Türkçe meselesinde Aksarâyi, Anonim Selçuknâme ve İbn Bîbî gibi devrin kaynaklarında her hangi bir bahis olmadığı, üç kaynakta da kararın Selçuklu divanı tarafından alındığının belirtildiğini ifade ederek tarihi kaynaklardan itirazlarını gerekçelendirmektedir. Merçil’in kullanmış olduğu kaynaklardan bir tanesi ve en mühimi şüphesiz İbn Bîbî’dir. İbn Bîbî eserinde Karaman Türkmenlerinin Cimri’yi ata bindirip gezdirdiklerini, etrafa ferman gönderip adamlarını getirtip divan topladıklarını ve Cimri’yi Selçuklu tahtına oturttuklarını, akabinde de divanda Türkçe kararının alındığını nakletmektedir. (23)
İbn Bîbî’nin cümlelerini parçalayıp ele alırsak; Cimri’yi ata bindirip gezdiren Karamanlılar, etrafa ferman gönderip kendi adamlarını getirtenler Karamanlılar, divan toplayıp Cimri’yi Selçuklu tahtına oturtanlar yine Karaman Türkmenleridir. İbn Bîbî’nin ifadelerine nazaran bütün bu icraatları yapan Karamanlılar iken müellifin “Bu günden sonra hiç kimse divanda, dergahta, bargahta, mecliste ve meydanda Türkçe’ den başka lisan konuşmayacak diye karar aldılar.” İbaresinden hareketle, Karamanlıların dolayısıyla Mehmed Bey’in bu olayda ve kararda hiçbir dahlinin olmadığını söyleyip, bütün icraatı Selçuklu divanına hamletmek İbn Bîbî’nin metnindeki ifadeleriyle de çelişmektedir. Bu noktada şu soruyu sormak gerekmektedir “Mehmed Bey’den önce Selçuklu divanı böyle bir karar almış mıdır? Selçuklu divanı veya Konya Mehmed Bey’den sonra böyle bir hareketle karşılaşmış mıdır?” Burada hadise ile ilgili değerlendirmede bulunurken Karamanlıların rolü için ifadeyi tashih edip divanda “karar aldılar” değil de “karar aldırdılar” demek daha doğru olacaktır. Bu noktada irâdi kararın Karamanoğlu Mehmed Bey’e ve onun emrindeki Türkmenlere ait olduğunu İbn Bîbî’nin kaydından istidlâl etmek yani çıkartmak mümkün gözükmektedir.
Mehmed Bey kendisini sahte veya gerçek bir Selçuklu Şehzadesinin arkasına gizleyerek bu hadisede konumunu belirlemiştir. Bu tavır Türk tarihinde karşılaşmadığımız bir durum değildir. Timur’un Çağatay, yeniçerilerin de Osmanlı hanedanı karşısındaki konumları bu durumun anlaşılmasında yardımcı olacaktır. Mehmed Bey Türk saltanat veraseti usulüne riayet edip Hükümdarlığı Selçuklu Şehzadesi olduğunu iddia ettiği Siyavuş’a vermiş, kararlarını da Selçuklu divanına aldırtıp meşruluk zeminini sağlamıştır. Şu hususa da işaret etmek yerinde olacaktır; Timur’un almış olduğu kararlar ve yapmış olduğu fetihler nazâri de olsa adına idareyi yürütmüş olduğu Çağatay Hükümdarı Mahmud’un hanesine kaydedilmemiştir. Yeniçerilerde Osmanlı hanedanındaki değişikliklerde mühim rol oynamalarına rağmen saltanata kendileri geçmeyi hiç düşünmemişlerdir.
Yukarıda Moğolların Konya merkezli Selçuklu bürokrasisindeki etkisinden bahsedilmişti. Burada şunu söylememiz gerekmektedir; Karamanlılar Selçuklulara değil Moğollara karşı hareket etmişlerdir. Bunu ifade ederken de şu hususlar muhakkak göz önünde bulundurulmalıdır. Birincisi Mehmed Bey’in Konya’ya hareketinden önce mağlup ettiği orduda Eminüddin Mikail’in yanında Moğol ümerasından Tuko ve Tudavun gibi isimler de (22) Erdoğan Merçil, “Türkiye Selçukluları Devrinde Türkçe‟nin Resmi Dil Olması”, Belleten LXIV/239, Nisan2000, s. 51-57 (23) İbn Bîbî, s. 209, 210 vardı. İkincisi Karamanoğullarının bu isyanını bastırmak üzere gelenler arasında İlhanlı hükümdarı Abaka’nın Şehzadesi Konkurtay, Moğol askerleri ve emirleri bulunmaktaydı. (24) Yani Karamanlıların bu hareketi Moğol merkezi tarafından bir isyan olarak kabul edilmiş müdahalede Moğol hanedanı tarafından üst düzeyde yapılmıştır. Bu hatırlatmalardan sonra Karamanoğullarının Türkçeyi resmi lisan ilanıyla alakalı şu husus muhakkak göz önünde tutulmalı ve dikkate alınmalıdır; Moğol ümerasına karşı yapılan bu hareket Selçuklu divanında vazifeli olan Moğol kâtiplerini de hedef seçmiş olmalıdır. (25)
Türkçe resmi lisan ilan edilirken muhtemelen onlara karşı resmi devlet muâmelatını yabancılaştırıp, zorlaştırmak ve tepki koymak maksadını taşımaktaydı. Bu sebeple de Türkçe, Karamanlıların tazyikiyle Selçuklu divanında resmi lisan olarak kabul edilmiş olmalıdır.
Sonuç olarak şu veya bu sebeple Türkçe’nin resmi lisan olarak düşünülmüş olması bile kendi içerisinde ve tarihi seyirde başlı başına bir mümtaziyet ve orjinallik taşımaktadır. Türkçenin bu dönemde Anadolu’da farklı edib ve şairler tarafından etkili bir şekilde kullanılmasında beylikler dünyasının güçlü bir amil olduğu kesindir. Bu kullanımın sınırlarını ve etkisini tam bilemesek de, yaklaşık yarım asır sonra bu coğrafyada devlet kuracak olan Osmanlıların Türkçeyi devlet ve kültür dili olarak benimsemeleri, belirli şartlar altında başlayan bu sürecin en azından neticeleri -zinciri kuramasak da- olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Türkçe meselesini siyasi şartları göz ardı ederek değerlendirmeye tabi tutmak ve böyle bir irfan, talim ve terbiye muhitinde ilanını sadece tesadüflerle açıklamak meseleyi amiyane tabiriyle çok hafife almak olacaktır. (24)
Bu hususla alakalı olarak bkz. Ş. Tekindağ, a.g.m. , s. 87, 95-97. (25)
1260‟lı yıllarda Şemseddin İsfehani’nin vezirliği esnasında Selçuklu divanında vazifeli olan Moğol katipleri için bkz. O. Turan, a.g.e., s. 482.
Kaynakça
Anonim Selçuknâme, (nşr. F. N. Uzluk), Ankara 1952.
Bal, M. Suat, “Türkiye Selçuklu Devleti‟ne Hükümdarlık Yapan Vezir; Şemseddin İsfehani”, S. Ü., Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı 19, Bahar 2006.
Barthold, Wilhelm, "İlhanlılar Devrinde Mali Vaziyet", Türk Hukuk ve Iktisat Tarihi Mecmuası I , İstanbul 1931.
Baypars Tarihi, (nşr. Ş. Yaltkaya), İstanbul 1941. Cahen, Claude, Osmanlılardan Önce Anadolu’da Türkler, (trc. Y. Moran), İstanbul 1979.
Emecen, Feridun, “İlk Osmanlı Kroniklerinde Timur İmajı”, İlk Osmanlılar, İstanbul 2003.
Erdem, İlhan, “İlk Dönem Türkiye Selçuklu Moğol İlişkilerinin İktisadi Boyutu (1243- 1258)”,
Tarih Araştırmaları Dergisi XXIV/38, s.6-9, Ankara 2005.
İbn Bîbî, El Evâmîru’l Alâiyye Fi’l Umûri’l Alâiyye, (nşr. M.Öztürk), Ankara 1996.
Kerimüddin Mahmud Aksarâyi, Müsâ meretü’l Ahb âr, (nşr. M. Öztürk), Ankara 2000.
Köprülü, Fuad, “Anadolu Beğliklerine Aid Notlar”, Türkiyat Mecmuası II, İstanbul 1928.
Köprülü, Fuad, F. Köprülü, Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul 1980.
Köprülü, Fuad, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Ankara 1991.
Merçil, Erdoğan, “Türkiye Selçukluları Devrinde Türkçe‟nin Resmi Dil Olması”, Belleten LXIV/239, Nisan 2000.
Şikârî, Karamannâme, (nşr. M. Sözen - N. Sakaoğlu), Karaman Valiliği Yayınları, İstanbul 2005.
Tekindağ, Şehabeddin, “Büyük Türk Mutasavvıfı Yunus Emre Hakkında Araştırmalar”, Belleten XXX/117, Ocak 1966.
Tekindağ, Şehabeddin, “Şemsüddin Mehmed Bey Devrinde Karamanlılar”,
Tarih Dergisi XIV/19, (1964).
Togan, Zeki, Velidi, “Moğollar Devrinde Anadolu‟nun İktisadi Vaziyeti”, Türk Hukuk ve
Iktisat Tarihi Mecmuası I, İstanbul 1931.
Turan, O.,Selçuklular Zamanında Türkiye, Ötüken Yayınları, İstanbul 2005.
Yazıcızâde Ali, Tevârih-i Âl-i Selçuk, (nşr. A. Bakır), İstanbul 2009.
Yazıcızâde Ali, Tevârih-i Âl-i Selçuk, (nşr. A. Bakır), İstanbul 2009. ![]() | ![]() | ![]() | ![]() | ![]() |
![]() | ![]() | ![]() | ![]() | ![]() |
![]() | ![]() | ![]() | ![]() | ![]() |
![]() | ![]() | ![]() | ![]() | ![]() |
![]() | ![]() | ![]() | ![]() | |
![]() | ![]() | ![]() | ![]() | ![]() |
![]() | ![]() | ![]() | ![]() | ![]() |
Hiç yorum yok:
Yorum Kuralları
Yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret, küfür, aşağılayıcı, küçük düşürücü, pornografik,
ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici,
yorumların her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu yorumcuya aittir.
İsimsiz yazılan yorumlar bir saat içinde sistem tarafından otomatik olarak silinir.