M|E Medya Ermenek HAYIRLI BAYRAMLAR! - Medya Ermenek Medya Ermenek
Facebookta Paylaş

HAYIRLI BAYRAMLAR!



Bayramlar sevinme, sevindirme ve kucaklaşma günleridir.

Bayramlar dini ve milli olarak iki türlü olup dini bayramlarımızdan 1444 / 2023 Ramazan bayramını yarın idrak edeceğiz, inşallah!

Arife denen bu gün bütün dünya Müslümanları ölmüşleriyle bayramlaşmak için mezarlıklara koşarlar ya da oldukları yerden onlara hediyeler sunarak memnun etmeye çalışırlar.

Bayram namazları en yoğun katılımla kılınan bir namaz olup senede iki defa kılınır. Bu bakımdan bütün Müslümanlar iştirak ederler.

Bu bayram kucaklaşmaya, sarılmaya daha çok ihtiyacımız var. Çünkü 14 Mayısta ülkemizde beş yılda bir yapılan genel bir seçim var. Bu seçim atmosferinde baya gerildik: partiler, ittifaklar, hizipler, fırkalar olduk.

Bütün partiler iki gurupta toplandı. Bu da tarihin bu en önemli seçimini kimsenin kaybetme lüksü olmadığının eseridir. Çünkü bu seçimle hem TBMM’nin 600 üyesi hem de cumhurbaşkanı seçilecektir.

Ama bir maçı kazanan sadece bir takımdır, bunu da unutmayalım ve sonuca herkes kendisini hazırlasın! Memlekette sudan bahanelerle huzursuzluk çıkarmaya zamanımız yok, çok geç kaldık, daha yapılacak çok işimiz var Türkiye Cumhuriyeti olarak.

1989’a kadar Türkiye’de cumhurbaşkanlığı yedi yıllığına TBMM tarafından seçilirdi. Teamül gereği en yaşlı emekli bir general cumhurbaşkanı olurdu. Hatta o zamanlar: Harbiye’ye başlayan bir öğrencinin en büyük hedefi cumhurbaşkanı olmaktır, derlerdi. 1989’da merhum Turgut Özal ilk sivil cumhurbaşkanı seçildi.

1989’da ilk defa cumhurbaşkanlığı sivilleşti ve ondan sonra bugüne kadar hep sivil politikacılar seçildi.

2014 yılında ise demokrasimiz daha da gelişerek cumhurbaşkanı doğrudan halkoyuyla seçilmeye başlandı ve Recep Tayyip Erdoğan bu makama halk tarafından seçildi.

Şimdi 23 gün sonra 2023 yılı 14 Mayısta tarihi bir seçime daha gidiyoruz. Tarihi diyoruz çünkü bu seçim tam da cumhuriyetin yüzüncü yılına rastlamaktadır.

Kurulan iki ittifakın da ikinci yüz yıl programları çok önemli ve heyecan vericidir.

Bu seçimlerin vatanımıza, milletimize ve dünyaya hayırlar getirmesini Allah cc hazretlerinden temenni ve niyaz ediyorum.

Konumuz bayram ama kısaca bayramdan sonra inşallah yaşayacağımız demokrasi bayramından da söz etmiş olduk.

Ancak burada bayramlarımızı kardeşçe, kucaklaşarak kutlamamıza engel olacak tutumlardan bahsetmek istiyorum.

Bu sıcak seçim atmosferinde çok gerildik. Çok bölündük ama bölünmeyi ittifaklar ikiye düşürdü diyebiliriz. Şu anda dört görünse de seçim ikinci tura kalırsa iki görüşte birleşmek durumunda kalacağız.  

Gerilme meselesi çatıdan tabana doğru yayılıyor. Aslında eskiden bunun tam tersiydi. Gerilim tabandan tavana doğru giderdi. Mesela 1980 yılına kadar izlediğim seçimlerde liderler televizyonda bir araya gelebiliyordu. Ama şimdi liderler yolda hatta cenazede karşılaşsalar bile tokalaşmıyorlar.

Değerli arkadaşlar!

Hiç gerilmeyelim, demokratik bir cumhuriyetimiz var, bir hukuk devletimiz var, yüz yılını tamamlamış modern bir devletimiz var. Aksamalar, hatalar, haksızlıklar oluyor mu? Oluyor!

Ama bunları düzeltmek için elimizde fırsat da var, bu fırsatlar seçimlerdir. Dünyanın en dürüst ve hilesiz seçimlerinin Türkiye’de yapıldığı dünya âlem bilir. Sandık başında her partinin gözlemcisi var mı? Var! Herkes her şeyi şeffafça izliyor mu, izliyor. O zaman hiçbir dedikoduya aldırmadan oyumuzu kullanalım, bizim görevimiz budur.

Tek yapmamız gereken seçmek istediğimiz parti ve lidere oy vermek ve çalışmaktır. Önce oy verelim, bu genel halkımızın yapacağı bir iştir. Sonra da isteyenler çalışmalara da katılsın, bu da kendisini bir şeyler yazıp söylemeye muktedir addeden kişilerin işidir.

İşte bütün mesele bu ikinci gurup vatandaşlarımızın tavrında toplanıyor: bu tavır propaganda sırasındaki çok keskin, aşırı, ısırıcı ve kanatıcı dildir!

Değerli kardeşlerim!

Türkiye Cumhuriyeti yüz yılını dolduran genç bir cumhuriyettir. Bunu dünya durdukça yaşatmak hepimizin görevidir. Başka alternatif bir idare biçimi yoktur, önce bunda bir anlaşalım.

Türkiye Cumhuriyeti devasa bir imparatorluğun enkazı altından doğrulan bir devlettir. Osmanlı imparatorluğu yapısı gereği bütün dini ve etnik kökenleri barındıran bir devletti. Şimdi de varisi olan yeni devletimizde bütün dini ve etnik guruplar az da olsa vardır. Az da olsa dedim çünkü 1923 mübadelesiyle fazlalıklar ait oldukları ülke ve topluluklara iade edildiler.

Osmanlı imparatorluğu 600 sene bütün bu gurupları ve devletleri muhteşem bir adalet ve hoşgörü anlaşılışıyla idare etti. Ancak 1789 Fransa devrimiyle artık bütün ayrı milletler kendi devletlerini kurma yolunda adım atmaya başlarınca bütün imparatorluklar gibi Osmanlılar da çözülüp dağıldılar. Osmanlının eski toprakları üzerinde şu anda elliye yakın devlet oturmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti devletinde şu anda birçok etnik köken vardır. Dini oluşumlar da vardır. Ancak cumhuriyet sözleşmesiyle bizler bir millet, Türk Milleti olarak yaşamaya ant içtik.

Seçim propagandasını ister sosyal medyada ister halka inerek yapalım asla birbirimizi kanatıcı, ısırıcı, itici, kin nefret ve öfke aşılayıcı tavırlardan uzak duralım.

Unutmayalım: Türkiye Cumhuriyeti hepimizindir ve bu ülkede: Turancısı, şeriatçısı, komünisti, İslamcısı, Dinlisi, Dinsizi, ateisti, ataisti, Atatürkçüsü, laiki, dindarı, moderni, ırkçısı, küreselcisi vardır ve herkes aynı haklara sahiptir.

Tek yapmamız gereken tahammül ve hoşgörüyle birbirimizle konuşabilmektir. Birbirimizin varlığına katlanabilmektir. Bu görüşlerden hepsi kesinlikle tek doğru kendi görüşünün olduğunu savunur. Ve diğerlerini zavallı olarak görür. Ama bu doğru bilinen şey de doğru değildir, en azından algı şekli yanlıştır.

İşte bu yanlış nedeniyle herkes tabanda ve tavanda diğerini hıyanet ve ihanetle suçlamaktadır, bu ise çok tehlikeli bir yaklaşımdır.

Kimse kimseyi küçük görmemeli, hakaret etmemeli, farklı düşündüğü için incitmemelidir. Dini siyasete kesinlikle karıştırmamalıdır. Dinin yeri her şeyin üstündedir. Din ile sevdiğimiz partiyi özdeş yaparsak diğer partilere oy verenleri tekfire başlarız. Falan adam, filan cemaat veya şu tarikat bu tarikat neden bize oy vermedi, diye kin besleriz. Bu da mensubu olduğumuz dinin ruhuna zıttır.

Yarın sabah Türk Milletinin top yekûn camilerde toplandığını ve kıbleye dönerek tek Allaha yalvardığını göreceğiz, inşallah. Kıbleye dönen hiçbir Müslümanı tekfire hakkımız olmadığını ima etmek için söyledim bunu. Burada kimsede parti rozeti olmayacak, kimseye ayrılmış bir koltuk ve köşe de olmayacak her gelen sırayla boş bulduğu yere oturarak camileri dolduracak. Bayram namazları yüzde doksan dokuzun tecelli ettiği günlerdir.

Ne var ki atmosferinde bulunduğumuz yüz yılın seçimi öncesinde artık işi hakaretten de uzağa götürerek küfür, lanet ve çirkin ifadelere tevessül edenler artmaya başladı. Allah aşkına biz nasıl cumhuriyet çocuğuyuz?

Osmanlı döneminde Tanzimat fermanında yani bundan yaklaşık 200 sene önce “kimse kimseye gavur, kafir” diyemez. Hiçbir din diğerinin mensubuna hakaret edemez, hiçbir ırk diğerini tezyif edemez!” diye madde konmuştu. Bunun kanıtı olarak size henüz yayınlamadığım bir makaleden kısa bir kesit vereyim:

“1890 senesinde Karamanın Ermenek ilçesinde ticaretle uğraşan Ermeni Milletinden Haci Serkiz Ermenek’ten İstanbul’a Sultan Abdülhamid’e hitaben bir telgraf çekiyor. Uzun telgrafında şikâyetlerini sıraladığı sırada ‘Ermenek halkı bize kâfir, küffar diyorlar’ tarzında bir cümle kullanıyor.”

Değerli arkadaşlar!

Kendimize gelelim, burası muz cumhuriyeti değil, Türkiye Cumhuriyetidir ve bir imparatorluk varisi olarak bu ülkede halen bütün etnik ve dini kökenler mevcuttur.

Hristiyan, Yahudi, Ermeni, Rum…

Eline silah alıp devlete başkaldırmadıkça ve kaba kuvvete başvurmadıkça herkes görüşünü savunabilir ve tebliğ edebilir. Sen de doğru bildiğini aynı şartlarda anlat ama asla benden başkası yanlış yolda ve bunu hak ediyor diyerek hakaret ve küfür edip kaba kuvvete yeltenme!

Yüzde 99’u Müslüman olan halkımız çok iyi bilir ki Medine Sözleşmesi Allah’ın son peygamberi ve ilk İslam Devletinin de başkanı olan Hz Muhammed (sav) tarafından ortaya konan bir beraber yaşama sanatıdır. Bu sözleşmede Müslümanlar, Yahudiler, Hristiyanlar ve müşrikler aynı devletin vatandaşı olarak kabul edilip ortak edilmişlerdir.

Bu durum; diğer din ve inanç sahiplerine karışmayan hatta onları kendi kurallarını uygulamaya çağıran ama asla zorlama yapmayan haliyle laiklik sistemine de çok benzer.

Nitekim evrenin tek gerçeği olarak iki cihanı da kapsayan İslam dininin kutsal kitabında, bu dini yaymak ve bütün insanlığa duyurmak konusunda aydın müminlere görev verilirken üç hususta önemle durmaları emredilir:

1- Dinde zorlama yoktur:

“Dinde zorlama yoktur. Doğru eğriden açıkça ayrılmıştır. Artık kim sahte tanrıları reddeder de Allah’a inanırsa kopmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah her şeyi işitir ve bilir.” (Bakara 256)

2- İyilik ve güzellikle İslam’a davet etmek:

“Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et; onlarla en güzel yöntemle tartış. Kuşkusuz senin rabbin, yolundan sapanların kim olduğunu en iyi bilendir; O, doğru yolda bulunanları da çok iyi bilir.” (Nahl 125)

3- Rakibinin sevdiklerine hakaret etme!

“Allah’tan başkasına tapanlara kötü söz söylemeyin; sonra onlar da bilmeden, taşkınlık yaparak Allah hakkında kötü sözler söylerler. Böylece biz her ümmete kendi işlerini çekici gösterdik. Sonunda dönüşleri rablerinedir. Artık O, ne yaptıklarını kendilerine bildirecektir.” (Enam 108)

Bugünkü Türkiye Cumhuriyeti tek başına bile Medine Sözleşmesine konu olabilir. Ülkemizde de Müslümanlar, Yahudiler, Hristiyanlar ve müşrikler mevcuttur. Müşrikleri yani hiçbir dine sahip olmayan ateistlerle özdeşleştirebiliriz.

Bu ülkede yaşayan hiç kimsenin Müslümanları cumhuriyetle kavgalı göstermeye hakkı yoktur. Cumhuriyet hepimizindir, kimsenin kimseyi potansiyel cumhuriyet karşıtı gibi gösterme lüksü olamaz. Toplumumuz da fertler de, partiler de, bütün sivil - asker kurum ve kuruluşlar da artık kafalarındaki muhafazakâr kesime karşı uydurulan “cumhuriyet düşmanı” algı ve olgusunu değiştirmelidir.

Allah aşkına yüz yıllık cumhuriyet tarihinde siz hiç “hanedanlığı geri getirelim” diyen duydunuz mu? Bırak akıllıyı meczuplar bile böyle bir laf etmez.

Demokrasi ve özgürlüklerle taçlanan bir cumhuriyet hepimizin baş tacıdır. Hepimiz bu çatı altında huzurla yaşayacağız. Gelecek nesillere daha huzurlu bir ülke bırakmayı hedef alacağız.

Son olarak!

Bana tahammül edeceksin, sana tahammül edeceğiz ve ona tahammül edeceğiz! Bizler bu halimizle bir bütünüz, beni dışlayamazsın, seni dışlayamam ve onu dışlayamayız!

Avucumuzdaki bilgisayara sarılıp bizim gibi düşünmeyen kimseye hain, dinsiz, gâvur, vatan haini, dönek, dinsiz ve benzeri salvolarla kahramanlık peşinde koşma lüksümüz olamaz!

Demokratik Türkiye Cumhuriyetinin temellerini sağlamlaştırmaya çalışalım. Darbe anayasalarını bir kenara atalım, bütün kesimlerin haklarını garanti eden bir anayasa yapalım.

Herkes işine gücüne yoğunlaşsın, vatanımızı TSK ve diğer emniyet güçlerimiz hakkıyla korumaktadır, vatan kurtaran aslanlar olmaktan sıyrılıp vatanı dünyada birinci lige çıkaran kahramanlar olmaya çalışalım.

Hasetliği, fesatlığı, çekememeyi, kıskançlığı, arsızlığı, hırsızlığı, katlanamamayı, hoşgörüsüzlüğü ve bencilliği bir tarafa bırakalım.

Ve yüce peygamberimizin (sav) buyurduğu gibi kardeş olup kardeşçe yaşayalım:

“Birbirinizi arkadan çekiştirmeyin, birbirinizi jurnallemeyin, birbirinize öfkelenmeyin, birbirinizi kıskanmayın, birbirinizle alakayı kesmeyin, birbirinizle çekişmeyin, birbirinizin düşmanı olmayın, aleyhinde kullanmak üzere birbirinizin hatasını kollamayın, birbirinize dürüst olun, birbirinizi tuzağa düşürmeye çalışmayın, birbirinizin açığını kollamayın ve Allah’ın emrettiği gibi kardeşler olun!” (Buhar ve Müslim 261)

Cenab-ı haktan memleketimize ve insanlığa yarar getirecek bir bayram ve genel seçim nasip etmesini niyaz ederim!  

Mükremin KIZILCA
YAZARLAR SAYFASINA ==>>>
Medya Ermenek Taşeli Edebiyat Güncesi yayınlanan makalelerin içeriği hakkında mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu makalesi yayınlanan yazara aittir.Yayınlanan makale karşılığında yazarlara telif ücreti ödenmez. Yazarlar bunu peşinen kabul etmiş sayılırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Kuralları
Yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret, küfür, aşağılayıcı, küçük düşürücü, pornografik,
ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici,
yorumların her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu yorumcuya aittir.
İsimsiz yazılan yorumlar bir saat içinde sistem tarafından otomatik olarak silinir.

sanalbasin.com üyesidir
Düzenleme | Copyright © 2013-2023 | MedER |Medya Ermenek
BİZE ULAŞIN
ghs.google.com
ghs.google.com