1101 yılı 2.Haçlı Ordusu Konya ve
Ermenek Savaşları
Merzifon’da
yapılan savaşın hemen ardından “Selçuklu Sultanı I.
Kılıç Arslan, … ikinci bir Haçlı
ordusunun Anadolu'ya geçmiş, Konya istikametinde ilerlediğini haber
almışlardı.”[1]
“Nevers kontunun Ankara'dan Kulu-Cihanbeyli üzerinden Konya'ya
inen kestirme yoldan yürüdüğünü ve Sultan Kılıç Arslan'ın onu 13 Ağustos bu yol
üzerinde yakalayıp üç gün savaştığını (13+3=16 Ağustos'a kadar), … Türkler
tarafından devamlı olarak rahatsız edilen Haçlıların nihayet Konya'ya
ulaşabildiğini kabul etmenin, daha doğru bir görüş olacağı kanısındayız.”[2]
“Nevers ordusu bundan sonra yol boyunca aralıksız Türk
hücumuna uğrayarak nihayet Konya'ya ulaştı. Fakat Haçlılar sağlam surlara sahip
şehrin, kuvvetli bir Türk garnizonu tarafından savunulduğunu gördüler.
Bununla
beraber büyük bir cüretle surlara saldırdılar ama içerideki Türk garnizonu da
aynı şiddetle direndi ve her iki taraftan da pek çok kişi öldü. Haçlılar bütün
bir gün boyunca şehre saldırıp netice elde edemeyince, kont or-“[3]“dügâhını
toplayıp Konya'dan yola koyulmayı daha uygun buldu. Herhalde niyeti en kısa
yoldan Akdeniz kıyısına inmek ve buradan ilerleyerek Antakya Haçlı devleti
topraklarına ulaşmaktı.
Fakat
bu yol üstünde üç gün boyunca korkunç susuzluk çeken orduda 300'den fazla kişi
feci şekilde öldü. Geriye kalanlar ise, yorgunluktan bitmiş ve hiç bir şeye
karşı koyamayacak hale gelmişlerdi. Bu tahammül edilmez susuzluğun verdiği acı
yüzünden hacılardan bir kaçı, belki su buluruz umuduyla bir yamaca tırmanmışlarsa
da, burada gördükleri sadece yıkılmış ve terkedilmiş bir mevkiden ibaret
kalmış, fakat umdukları suyu bulamamışlardı.
Zira
bütün kaynaklar ve kuyular Türkler tarafından ya doldurulmuş veya kullanılamaz
hale getirilmişti.
Albertus'un
ifadesine göre, bundan sonra Türkler Nevers ordusunun susuzluk yüzünden tamamen
kuvvetten düştüğünü ve artık ciddi bir direniş te bulunamayacağını anlayarak derhal
bunları kuşatıp ok yağmuruna tutmuşlardı.
Savaş
Ağustos ayında kızgın güneşin yakıp kavurduğu ve susuzluğun en dayanılmaz
noktaya ulaştığı sırada yapılmıştı. Bütün gün devam eden şiddetli savaşta iki
taraftan da pek çok kişi ölmüştü.
Türkler
nihayet Hristiyanları yenilgiye uğratıp, onları rezilane şekilde kaçmaya
zorlamışlardı.” [4]
1101
yılının 16 Ağustos günü Konya’ya ulaşan ve daha sonra perişan edilen Haçlı
ordusunun 700 kişi kadar kaldığı kaynaklarda belirtilmektedir. Konya’nın
güneydoğusuna doğru (Çumra – Dinek Saray yönü) ilerleyen 1101 yılı ikinci Haçlı
ordusuna her fırsatta saldırılmış, ilerledikçe her yeni saldırı ile sayıları
aşağıya doğru düşürülmüştür. Geçtikleri ormanlık alanlarda birçoğu
öldürülmüştü.
16
Ağustosta Konya’dan başlayıp, Ermenek yönündeki bu kovalanışları üç gün olarak
kayıtlara aktarılsa da 19-21 Ağustosa tarihleri arasında bir zamanda Altıntaş
Yaylasına ulaşmışlardı.
Altıntaş
civarında otlakıye ücreti ödeyerek buralarda yaşam sürdüren Ön Türk Oymakları
ve bir de Haçlıları kovalayarak peşinden gelen Selçuklu askerleri ile birlik
olup bu gün ‘Şehitlik’ olarak adlandırılan mezarlığın yakınlarında müthiş bir
çatışma başlamıştı. Burada da büyük zayiat veren 1101 yılı Haçlıların ikinci ordusunun
sayıları gittikçe azalıyordu. Buradan kurtulup kaçabilen Haçlılar İzvit Yaylasına
doğru ilerlemişlerdi.
Altıntaş
yaylasında ‘Şehitlik’ olarak adlandırılan mezarlığa neden ‘Şehitlik’
denildiğini yaylanın sahibi olan Yenimahallelilere (Alakiselilere) sorduğumda
nedenini bilmiyorlardı. Bugün 70-75 yaşlarında olan Yenimahalle sakinlerden
bazıları ise Şehitliğin civarlarında çocukluklarında bol bol ok, mızrak uçları
bulduklarını, pastan çoğunun eridiğini söylüyorlardı. Hatta tarlasında çift
süren insanlarda çift sürerken toraktan çıkan ok, mızrak parçalarını
gördüklerini ifade ettiler.
En
son Güneyyurt Belediye Başkanlığı yapan Celil Yağız’a 20 Aralık 2020 günü konu
hakkında bilgisine başvurdum. Çünkü kendisi İstanbul Osmanlı Arşivinde
çalışmıştı. Celil Yağız konuyu çok aradığını, lakin kendisinin bir belgeye rastlamadığını
ifade etti.
Celil
Bey haklıydı zira 1101 yılı Haçlı savaşları hakkında yerli bir kaynağın
olmadığını açıklamıştık. Edinilen tüm bilgiler yabancı kaynaklardan elde edildiği
şeklindedir.
İzvit
Yaylasına ulaşan 1101 yılı Haçlıların ikinci ordusunu yeni sürprizler
bekliyordu. Çünkü burada da Ön Türklerin daha kalabalık oymakları
bulunmaktaydı. Bu oymaklar Sorkun, Yüksek Eğrik, Küllük İni, İnönü’nde bulunan
birçok inde konaklıyorlardı. Bugünkü İzvit Yaylası ise o dönemin Sbide kentine
ait bir yayla durumunda idi. Türk atalarımız Sbide’nin vasal kralına otlakıye parası
ödüyor bu yaylada ikamet edip hayvanlarını otluyorlardı. Sbide halkı Helen
kökenli Hristiyan Romalılardı. Sbide halkı ile ekonomik ilişkiler içindeydiler.
Hayvansal ürünlerini Sbidelilere satıyor veya değiş tokuş usulü ile tarım
ürünleri alıyorlardı. Her iki tarafta ticari ilişki içinde idiler.
1101
yılı 21 Ağustosa tarihi ise İzvit Yaylasında ikamet eden Ön Türkler için bir
dönüm noktası olacaktı. Çünkü Konya’dan başlayıp Altıntaş’a kadar sürüp gelen
saldırılar ve kılıç kılıca yapılan savaşlarda büyük kayıp veren Haçlılar son
kalanlarıyla Sorkun Pınarına ulaşmışlardı. Sorkun’da bulunan Ön Türklere
saldırıldığını gören diğer oymaklar varı yoğuyla birleşip Haçlıları Sorkun’dan
kovmaya başladırlar. Sorkubaşı düzlüğünde çıkan Haçlılar savaş düzenine girip Ön
Türklerle çatıştılar ve büyük kayıplar verdiler. Önce Bozarmut civarına
kaçtılar ve orada, devamında Aney düzünde tam bozguna uğratıldılar. Çünkü
Yüksek Eğrik, Küllük İni, İnönü İnlerinde barınan oymaklar dört koldan
kıstırmışlar ve büyük bir bozgun yaşatmışlardı.
Bir sonraki bölümde İzvit Yaylasında yapılan savaşın sonuçları, Ön Türkler açısından önemi, Ermenek'e doğru kaçan 1101 yılı Haçlıların 2. ordusunun akıbeti kaynaklardan alıntılarla aktarılacaktır.
Araştırma
Durmuş Ali ÖZBEK
[1] Prof. Dr. Işın Demirkent, 1101 Yılı Haçlı Seferleri, s.42
[2] Prof. Dr. Işın Demirkent, 1101 Yılı Haçlı Seferleri, s.45
[3] Prof. Dr. Işın Demirkent, 1101 Yılı Haçlı Seferleri, s.45
Hiç yorum yok:
Yorum Kuralları
Yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret, küfür, aşağılayıcı, küçük düşürücü, pornografik,
ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici,
yorumların her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu yorumcuya aittir.
İsimsiz yazılan yorumlar bir saat içinde sistem tarafından otomatik olarak silinir.