M|E Medya Ermenek ANADOLU - Medya Ermenek Medya Ermenek
Facebookta Paylaş

ANADOLU


.

Sana çok isim verdiler

Küçük Asya, Anatolia dediler

Gelip dünyanın her diyarından

Helenler, Persler, İskender

Haçlı orduları, Frederikler

Topraklarını çiğnediler

Geldiler, gittiler

Tarihe yazıldı bir bir

Zaferler, hezimetler

Eksik olmadı üstünden toplar tüfekler

Çekildi kılıçlar

Bağrına saplandı mızraklar, hançerler

Yetim kaldı çocuklar

Ağladı gelinler

Hikâyeni yazdı dağlar, geçitler

Gün oldu gözyaşı olup aktı nehirler

Gün oldu altın gibi sarardı ovalar

Başağa döndü ekinler

Dağlarında kaval çaldı çobanlar

Yanık türküler söyledi âşıklar

Ağıtlar yaktı analar

Genç kızların dilinde maniler

Yeşil çayırlarda oğlaklar, kuzular

Analarının ardından melediler

Bütün bu sesler, melodiler

Nice şaire ilham verdiler

Asya bozkırlarından kavimler

Olup yirmi dört kollu bir nehir

Akıp gittiler batıya doğru

Oğuzlar, Kayılar

Türkler bu topraklara geldiler

İlham alıp mukaddes analarından

Ve her şeyin anası topraktan

Yeni vatanlarına Anadolu dediler

Önlerinde sürüler, yanlarında yiğitler

Katar katar develer

Atlar, rüzgâr olmuş Ahal tekeler

Ayağında çarığıyla dedeler, nineler

Sırtında körpe yavrusuyla gelinler

On yıllar süren bir yürüyüşe çıktılar

Su olup Anadolu’ya aktılar

Ulaştıklarında Van Gölü’ne

Denize vardıklarını sandılar

Geçip bin yetmiş birde Ahlat üstünden

Malazgirt ovasına vardılar

Ve Anadolu’da ilk büyük destanlarını yazdılar

Gün oldu zafer taklarını süsledi defneler

Gün oldu barış için uzandı zeytinler

Zaferin ve barışın mimarı yiğitler

Akıncılar, uçbeyleri, sultanlar, hanlar

Karayağız delikanlılar, Mehmetler, Aliler

Anadolu’yu son ve ebedi vatan bildiler

Ve Anadolu için

Kimi zaman bir ağaç gibi dikildiler

Kimi zaman biçilmiş gök ekin gibi

Yere serildiler

Neler gördü Anadolu neler

Tarihin yazmadığı yiğitlikler

Görülmemiş ihanetler

İblisler uyumadı asla

Bazen onlara uydu gafiller

Saldırdı yedi başlı ejderhalar, devler

Yakıldı baştanbaşa ovalar

Taş üstünde taş koymadı caniler

Talan edildi medreseler kümbetler

Yıkıldı asırlık devletler

Çiğnedi Anadolu’yu filler

Ve her defasında yeniden

Yeşerdi genç filizler

Mümbit topraklarında Anadolu’nun

Yetişti ulu çınarlar, kuruldu yeni devletler

Anadolu, doludizgin giden atların

Ve atlardan ilham alan ırmakların ülkesi

Her ırmağın vardır kendince bir hikayesi

Ceyhan ve Seyhan oldu yeni yurdun Maveraünnehr’i

Onlara ata yurdu hatırlatan isimler verildi

Fırat ve Dicle ulaşır bir ummana

Selam götürür bizden o eski topraklara

Akar sanki su vermek için

Hüseyin’in kuruyan dudaklarına

Kerbela’da Peygamber’in torununa

Göksu selamını getirir Karamanoğlu Mehmet Bey’in

Akdeniz’e verir rengini Türk’ün, bu kadim milletin

Sakarya, Türk’ün son kavgasının şahidi

Sularına karıştı kanı binlerce şehidin

Kızılırmak dolaşır memleketi adım adım

Der ki: bayraktan gelir benim adım

Yeşilırmak, hatırlayarak Kösedağ felaketini

Yola çıkar Sivas’tan kuzeybatıya

Karşılamak için Samsun’da Kemal Paşa’yı sanki

Meriç, Balkanlarda kalan son nehir

Sanki Tuna’nın hatırası gibidir

Senin kıyılarında ne düşler kurar kim bilir

Edirne, serhat ilinde bir şehir

Çoruh aktı derin vadilerden kuzeydoğuya

Hikâyemizi anlatmak istercesine Kafkas halklarına

Aras sanki bir sıla-i rahim ata yurduna

Anadolu’dan bir haber, bir selam Türkistan diyarına

Gediz ve Menderes akarken Ege’ye

Mustafa Kemal’in orduları gibidir

Bin dokuz yüz yirmi ikide

Giderken ilk hedefe

Şairlerin geldi geçti tarihten

Şaheserler doğdu kelimelerden

Karac(a)oğlan güzelleme söyledi

Bütün memleketi türkü eyledi

Kimse bilmese de mezarını

Gezdi Anadolu’nun her obasını

Köroğlu dağları mekân eyledi

Haksızlığa başkaldırıp direndi

Koçaklama olup yer gök inledi

Dinledi her kuşak efsanesini

Yunus derviş oldu Anadolu’da

Bir asa, bir hırka Hakkın yolunda

Hacı Bektaş Veli o dergahında

Can suyu oldular bu topraklara

Şairler geldi

Ağlayan sesi oldu bu halkın

Şairler oldu

Dağlardan aldı ilhamın

Kimi şairi oldu

Hürriyetin, vatanın

Kalp gözüyle gördü Veysel

Memleketin her karesini

Dut dalından sazıyla anlattı hikâyesini

Mevlana geldi uzak diyarlardan

Yazıldı bu topraklarda Mesnevi, Divan-ı Kebir

İtibar görmedi bencillik kibir

İlim irfan önünde eğildi dağlar, babalar

Ayağa kalktı bir kabir

Gönül köprüleri kurdu dervişler ve evliya

Kalplere yol oldu Hacı Bayram Veliler

Genç kızlar oya oldu

Nakış oldu gelinler

İlmik ilmik dokundu halılar kilimler

Kervanlar yürüdü yollarda

Eşkıya yol kesti dağlarda

Garip kalmış hanlar, kervansaraylar

Yüzyılların hatırasını sakladılar

Neler gördü Anadolu neler

Veli sanılan deliler

Deli sanılan veliler

Karadeniz’de horon teperken uşaklar

Ege dağlarında gezdi efeler

Gün oldu düşmana baskın yaptı

Gün oldu dizini yere vurdu zeybekler

Ninnilerle uyudu bebeler

Masallarla büyüdü çocuklar

Keloğlanlar, Kırk Haramiler

Gün oldu masallarda dinlendi

Gün oldu aramıza girdiler

Anadolu’da insanlar

Kaf Dağı’nın ardında güzel şeyler düşlediler

Bozlaklar, nefesler, uzun hava dinlediler

Bir ağıt ve yanık bir türküyle ağladılar

Leyla, Şirin, Aslı’nın hikayesini dinlediler

Mecnun olup gezdiler

Ferhat olup dağları deldiler

Kerem olup cayır cayır yandılar

Düşündüler, düşündüler

Yine de en sonunda

Hoca Nasrettin olup

Gülmesini bildiler

Mete, Atilla, Bilge Kağan

Alparslan, Keykubat, Kılıçarslan

Fatih, Yavuz, Kanuni ve gazi hanlar

Ağustos ayında yazılan nice destanlar

Yeni zaferler için ilham verdiler

Ve her kara gününde milletin

 Anadolu’da insanlar

Bir kurtarıcı beklediler

Bursa’da ulu çınarlar

Toroslar’da bin yıllık sedirler

Şahidi oldu Anadolu’da

Türk’ün serüveninin

Mimarın elinde yükselen duvar

Çizgisi her taşın ve mermerin

Anıt ağaçlarda her dal her damar

Yıl yıl hikâyemizi anlatır gibidir

 

Sinan köprüler yaptı nehirlere

Sefere çıkan ordu için

Su kemerleri kurdu bir uçtan bir uca

Çatlayan topraklara, kuruyan dudaklara

Seslenir gibi uzaktan kana kana su için

Camilerde kubbeler gök kubbeyle yarıştı

Minareler mızrak olup yıldızlara ulaştı

Pencereler sanki cennetin ışığını getirdi

Davud’un sesi gibi yankılandı kubbeler

Eski ve yeni vatan mavi çinilerde birleşti

Konya Ovasında buğday

Ekmek oldu milletin teknesine

Koçhisar’da Tuz Gölü

Katık oldu yoksul milletin ekmeğine

Sarıkamış, Allahüekber Dağları

Anadolu’da yürekleri dağladı

Bir asır değil geçse de bin yıl

Unutulmaz o genç fidanların acıları

Yemen türküsü hatırlattı uzak diyarlarda kalanları

Bir asır sonra bile

Sızlattı yürekleri, ağlattı anaları

Erzurum’da Nene Hatun Doksan Üç Harbinden

İstiklal Savaşı’nda memleketin Kara Fatma, Şerife Bacıları

Timsali oldu Anadolu’da kadının

Çanakkale’de can veren binlerce şehit

Şahidi oldu Türk’ün iradesinin, inadının

Zaferi müjdeledi son mermisi Seyit Onbaşı’nın

Anadolu, Anadolu

Sen Türklerin en son yurdu

Uzak yollardan geldi ataların

Uzak yollara gitti evlatların

Bitmez ki anlatmakla serüvenin

Dağların, ovaların, nehirlerin

Yiğitlerin, kızların, gelinlerin

Havada uçan turnalar

Kayada kınalı kekliklerin

Kurşun kaplı kubbelerde güvercinler

Dağlarında sümbül, nergis ve lale

Kış ortası açmış kardelenlerin

Bilmem ki nasıl

Ve hangisini anlatsın

Şairlerin

 Prof.Dr. Hacı KURT

 

  

 

  

 

 

 


YAZARLAR SAYFASINA ==>>>
Medya Ermenek Taşeli Edebiyat Güncesi yayınlanan makalelerin içeriği hakkında mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu makalesi yayınlanan yazara aittir.Yayınlanan makale karşılığında yazarlara telif ücreti ödenmez. Yazarlar bunu peşinen kabul etmiş sayılırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Kuralları
Yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret, küfür, aşağılayıcı, küçük düşürücü, pornografik,
ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici,
yorumların her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu yorumcuya aittir.
İsimsiz yazılan yorumlar bir saat içinde sistem tarafından otomatik olarak silinir.

sanalbasin.com üyesidir
Düzenleme | Copyright © 2013-2023 | MedER |Medya Ermenek
BİZE ULAŞIN
ghs.google.com
ghs.google.com