
Namazda mıdır problem? Hâşâ!
Problem namazı eda edende aranmalıdır. Tam da burada ayet-i kerimenin ifadesi imdadımıza yetişiverir. “Vay o namaz kılanların haline” ne demek yani? Evet aynen öyle,
“Vay o namaz kılanların haline!”
Burada bahsedilen namazda şuur, bilinç yoktur. Namazın niye kılındığı idrak edilememiş, sorgulanmamıştır. Namazın manası anlaşılamamıştır. Oysa bir mümin namaz kılarken Allah’ın huzurundadır. Secde Allah’a en yakın olduğu andır.
Bir sûfi namazını bitirdikten sonra seccadesini alıp yere vurmuş. Sebebini sormuşlar. Bu namazı ben bile beğenmedim Allah hiç kabul eder mi demiş. İnsan önce kıldığı namazı kendisi beğenmeli, Allah’a layık mı ? değil mi? sorgulamalıdır.
Çocuklarımızı namaza teşvik ederken de bu bilinçle teşvik etmeliyiz. Sadece namaz kıl demekle yetinmemeli aynı zamanda namazı ne için kılacağını, anlamının ne olduğunu, kıldığı zaman ne elde edeceğini onlara izah etmeliyiz.
Rabbimiz bizden samimiyet ister, ne yaparsanız yapın samimi olun der.
“Allah sizin şekillerinize ve mallarınıza bakmaz, kalplerinize ve amellerinize bakar” hadisi bu gerçeği açık bir şekilde ortaya koyar.
Tam burada Huşû kavramı karşımıza çıkar. Namazı huşû içine kılmak.
Huşû; Müminin Yüce Allah’ın yüce sıfatları karşısında kendini küçük görmesi ve derin bir saygı duyması, kalbini başka duygulardan uzaklaştırmasıdır.
Huşûnun kökleri kalpte, belirtileri bedende olmalıdır. Kökleri kalpte olmayan huşû riyadan ibarettir ve sahtedir. Gerçek huşû için ise samimi bir iman gerekir.
“Felaha ulaştı o müminler, ki onlar, namazlarında saygılıdırlar” ayeti namazda huşû konusunda bize rehberlik etmektedir.
Namazda huşûnun bedene yansıyan yönü, O’nun dışındaki şeyleri zihinden uzaklaştırmak, secde yerine odaklanmak, O’nun karşısında kendini küçük görmek olarak ortaya çıkar. Namaz kılıp ta okuduğu şeylerin farkında olmayan, zihninde başka işlerle meşgul olan kimsenin namazında huşudan bahsedilemez.
Kalpte huşû olduğu zaman vücudun azaları huşûya uygun düşecek şekilde duruş sergiler.
Kur’an huşû kavramını sabır ile ilişkilendirir. Sabır ve namaz belli zorlukları olan fiillerdir. Kur’an sabır ve namazın ancak huşû sahibi müminlere ağır gelmeyeceğini bildirir.
“Sabırla, namazla Allh’tan yardım dileyin, şüphesiz bu (Allah’a) saygı gösterenlerden başkasına ağır gelir.”
Namaz kılacak müminde bir heyecan var ise, bu eylem ona zevk ve haz verici olarak geliyorsa huşû yakalanmış demektir.
Huşûnun aynı zamanda namaz kılmaya teşvik edici bir boyutu da vardır. Huşû namazı arzu edilir, istenir bir eylem haline getirir. Huşû olmaksızın kılınan namaz bir yük, anlamsız ve amaçsız yapılan hareketler bütünüdür.
Büyük mutasavvıf Yunus Emre ‘de; “ Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil,
Yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil.” diyerek huşûya sûfice derin bir anlam katmıştır.
Rabbim namazlarımız huşû ile süslesin.
Yrd. Doç. Dr. Ahmet ÖZKAN
Bayburt Ünv. İlahiyat Fakültesi
Hiç yorum yok:
Yorum Kuralları
Yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret, küfür, aşağılayıcı, küçük düşürücü, pornografik,
ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici,
yorumların her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu yorumcuya aittir.
İsimsiz yazılan yorumlar bir saat içinde sistem tarafından otomatik olarak silinir.