
Şöyle etrafınıza bir bakın. İnsanların yürüyüşlerinden oturuşlarına, yemek yemelerinden konuşmalarına ve insanlara hitap tarzlarına. Bir de kıyas edin bizden biraz önce yaşayanlarla. O zaman anlayacaksınız ne demek istediğimi.
Bir delikanlı sosyal bir mekânda oturuyor. Koltuğa hafifçe kaykılmış. Sağ topuğunu sol dizine koymuş, kendine güvendiği mesajını veriyor belki de..Giydiği kıyafetlerde davranışlarını şekillendiren kültürün ürünü. Gelen geçen hiç umurunda değil. Başucunda bekleyen yaşlı amca da..
Bakın bir diğeri de sokakta yürüyor. Ağzında çiğnediği sakızla o kadar bütünleşmiş ki çıkardığı seslerden haberdar bile değil. Egosu o kadar yükselmiş ki kimseyi düşünecek halde değil.
Eğitim kurumları için de maalesef durum iç açıcı değil. Ustaya, üstâda saygı kalmamış. Şair Lâ edrî ne güzel söylemiş.
Bakın bir diğeri de sokakta yürüyor. Ağzında çiğnediği sakızla o kadar bütünleşmiş ki çıkardığı seslerden haberdar bile değil. Egosu o kadar yükselmiş ki kimseyi düşünecek halde değil.
Eğitim kurumları için de maalesef durum iç açıcı değil. Ustaya, üstâda saygı kalmamış. Şair Lâ edrî ne güzel söylemiş.
Edeb; ehl-i ilimden hâli olmaz.
Edebsiz ilim okuyan, âlim olmaz.
Edebsiz ilim okuyan, âlim olmaz.
Edeb öyle bir ölçüdür ki, “edeb” kelimesinin yüksek sesle telaffuzu bile mümkün değildir.
Haddi aşmamaktır, kalp kırmamaktır edeb.
Yüreğin, avuçta tutulan billur bir kâse olduğuna inanmaktır.
Aşırılığa gitmemektir edeb.
Hakları teslim etmek demektir.
“Bu da geçer Ya Hu!” diyebilmektir.
Hz. Mevlana “İman nedir, diye aklıma sordum. Aklım da kalbimin kulağına eğilip; İmân edepten ibârettir, diye fısıldadı.” diyor.
Öyleyse edebi uzaklarda değil, içimizde aramalıyız. Yol gösterenlere uymalıyız.
Edeb isteyen edeblileri bulsun. Onlara uysun.
Haddi aşmamaktır, kalp kırmamaktır edeb.
Yüreğin, avuçta tutulan billur bir kâse olduğuna inanmaktır.
Aşırılığa gitmemektir edeb.
Hakları teslim etmek demektir.
“Bu da geçer Ya Hu!” diyebilmektir.
Hz. Mevlana “İman nedir, diye aklıma sordum. Aklım da kalbimin kulağına eğilip; İmân edepten ibârettir, diye fısıldadı.” diyor.
Öyleyse edebi uzaklarda değil, içimizde aramalıyız. Yol gösterenlere uymalıyız.
Edeb isteyen edeblileri bulsun. Onlara uysun.
Yrd. Doç. Dr. Ahmet ÖZKAN
Bayburt Ünv. İlahiyat Fakültesi
Bayburt Ünv. İlahiyat Fakültesi
Hiç yorum yok:
Yorum Kuralları
Yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret, küfür, aşağılayıcı, küçük düşürücü, pornografik,
ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici,
yorumların her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu yorumcuya aittir.
İsimsiz yazılan yorumlar bir saat içinde sistem tarafından otomatik olarak silinir.