Altı Şubat 2023 günü sabaha karşı saat dört on beşte ülkemizin güneydoğusunda on ilimizi kapsayan dokuz saat arayla 7,7 ve 7, 6 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. Bu depremlerin ana üssü Kahramanmaraş Elbistan ve Pazarcık ilçeleriydi.
Bu depremlerden Kahramanmaraş, Malatya, Gaziantep, Hatay,
Adana, Kilis, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Osmaniye illerimizde büyük
yıkımlar meydana geldi.
Aynı deprem komşumuz Suriye’yi de
kuzeyden vurdu. Bu deprem bütün dünyada büyük yankı uyandırdı. BM bütün
kurumlarıyla harekete geçti. Dünya ülkelerinin yarısı kurtarma ekipleriyle yardıma
geldi.
Dünyanın ve Türkiye’nin büyük ve
ünlü deprem uzmanları bu depremi asrın depremi olarak tarif ettiler. Yüzlerce
atom bombası gücünde tahribat yaptığını ifade ettiler.
Depremin hemen ardından TSK, AFAD, UMKE,
KIZILAY, AKUT gibi bu konuda uzman ve yetkili kuruluşlar an binlerce ekipleriyle
on ilin enkazı başına koştular.
Türkiye Cumhuriyeti siyasi
partileri, bütün belediyeler, tüm vakıflar, dernekler bütün imkânlarını seferber
ederek deprem bölgesine koştular. Diyanet işleri, tarikatlar ve cemaatler de binlerce
gönüllüsüyle mağdurların yanındaydı. Türkiye’mizin altı bölgesinden depremin
olduğu Güneydoğu bölgesine binlerce tır yardım malzemesi taşındı.
Halkımız bölgeye yardım yağdırdı. Bütün
Türkiye’de boş evi olanlar depremzedelere karşılıksız açtı, geçim düzenlerini
yeniden kurdular. Bir hafta içinde 400 bin depremzede Anadolu’nun çeşitli
yerlerine nakledildi.
Yurt içinde ve yurt dışında birçok
ülkede de nakdi yardım kampanyaları yapıldı. Özellikle Türk işçilerinin
bulunduğu ülkelerde olağanüstü katılımla yardımlar toplandı. Eski Osmanlı
topraklarından da büyük yardımlar geldi. Yurt içinde de başta resmi arama kurtarma
kurumları olmak üzere büyük miktarda nakdi yardım yapıldı. Sanatçıları organize
edip bu alanda Ahbap adlı derneği bulunan Haluk Levent’in çalışmaları da büyük
beğeni aldı.
İlk günden ilan edilen OHAL ile beraber
çok hızlı ve güvenli bir çalışma yürütüldü. Bütün hükümet ve devlet adamlarımız
oradaydı. Muhalefet partilerimiz oradaydı. Herkes elini betonun ve kırık
demirlerin altına koydu.
Emniyet birimlerimiz teşebbüs edilen
yağma ve hırsızlık olaylarını anında derdest etti.
Bu yas döneminde yurt dışındaki ve
içindeki bazı hıyanet erbabı olayları provoke edip Türkiye’yi küçük düşürmek
için yaptıkları bütün hareketler ters tepi. Deprem bölgesinde münferit çalma
çırpma ve olumsuz durumları manşete çekip getirim elde etmeye çalışanlar
hüsrana uğradı.
Türkiye’de bulunan elliye yakın
televizyon ve internet televizyonları depremi 7/24 canlı vererek tarihi bir
rekora imza attılar. Bu kanalların muhalif bilinen bazılarının ilk günlerde
birlik ve beraberliğe ters yayım ve söylemleri sonraları yerini itidale terk
etti. Bütün kanallar mucize kurtarılışları an be an naklen verdiler.
Bir hafta sonunda bölgeden “artık
nakit dışında yardım göndermeyin!” çağrıları gelmeye başladı. Onuncu gün haber
kanallarının ortak yayınıyla yardım kampanyası yapıldı, sadece canlı yayında 120
milyar lira para toplandı. Programı her kanalın ünlü sunucuları birer saat
arayla sunum yaptılar.
Ara tatili bir aya çıkarıldı, üniversiteler
uzaktan eğitime geçilerek yurtlarını depremzedelere bıraktı.
Cumhurbaşkanımız bölgedeki bütün
vergilerin, alacakların, borçların ertelendiğini, her depremzedeye ilk ebatta
onar bin lira nakdi yardım yapılacağını, depremzedelerin yeni evlerinin bir yıl
içinde yapılıp teslim edileceği gibi müjdeler verdi.
Bu depremde Güneydoğu illerindeki
hiçbir TOKİ binası ve kaliteli yapı hasar görmedi. Depremlerin kolay binaları
yıktığını yeni öğrenmedik. Binlerce yıldır bu bilinen bir gerçektir. Günümüze kadar
ulaşan binlerce yıllık yapıların durumuna bakmak bu hususta kâfidir.
Dürüstçe, devletin çıkardığı
yasalara uyarak yapı denetimden geçen, deprem yönetmeliklerine uyan ve birinci
sınıf malzeme kullanılan evlerin yıkılması imkânsızdır. Bu depremde yine diğerlerinde
olduğu gibi çalınan, kalitesiz malzeme kullanan ve çabuk ve çok kazanmak
hırsıyla mühendisleri ve mimarları da suça ortak eden – dürüst iş insanlarımızı
tenzih ederiz- yapsastçılar ve
müteahhitlerin evleri, siteleri, rezidansları yerle bir oldu. Japonya’nın bu işi başardığını biliyoruz. Bunu
başarmak için her on beş yirmi yılda bir büyük deprem olmasını mı bekleyeceğiz?
Son yüz yılda Türkiye’de
üç büyük deprem:
Altı Şubat 2023 Güneydoğu Anadolu
Depremi: Suriye ile beraber 11 ilimizi vurdu. Ölüm: 41 bin. Yaralı 120 bin. Etkilenen
13 buçuk milyon. Yıkılan bina 20 bin. Diğer illere taşınan halk 500 bin. Oturulmayacak
hasarlı bina: 105 bin. Aranan müteahhit 500. Tutuklanan 130. Yardıma gelen
yabancı ülke 88. Kurulan konteynır kent 2000. Kurulan çadır 400 bin. Çadır
kentlerde yerleşen bir milyon kişi. Geçen 15 günde hissedilen artçı 6000. Toplanan
yurtiçi ve yurtdışı nakdi yardımlar tahminen 13 milyar dolar. TÜRKKONFED:
Depremin maddi kaybı 84 milyar dolar. Hasarlı bina bir milyon.
27 Aralık 1939, 7,9 büyüklüğünde Büyük
Erzincan Depremi 33 bin ölüm.
Gölcük: 17 Ağustos 1999: 17 bin 118
kişinin öldü.
Depremde Suçlu
Kim?
Yaralar sarıldı, ölenlerimize son
görevimizi yaptık, depremzedeleri sıcak yuvalara yerleştirdik. Aç ve açıkta
kimseyi bırakmadık. Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin! Böyle bir
milletin neferi, böyle bir devletin vatandaşı olmaktan gurur duyuyorum!
Şimdi ileride yeni bir depremde on
binlerce insanımızı kaybetmemek için yapılması gerekenleri konuşma ve yazma
zamanıdır.
Sözün özü şudur ki depreme dayanıklı
binada oturmadığımız sürece yüzde seksen tehlike altındayız demektir.
Aslında son yirmi yıldır inşaat
sektöründe baya ümitli gelişmeler görmüştük. Hatta bir ara tüm Türkiye’de, en
ufak bir köyde bile izinsiz taş üstüne taş konulamayacak, denmişti. Yapıların
tam manasıyla denetimi ve depreme dayanıklılık kontrolleri için yapı denetim
firmaları kurulmuş ve ruhsatlı bütün binalar bu denetimden geçmesi şartı koşulmuştu.
Şimdi ortam biraz rahatlayınca hep
beraber suçlu aramaya başlayacağız. Ben buradan suçluları bir bir deşifre
ediyorum:
Suçlu benim!
Kaçak yaptığım evin çatı katını
belediyeye biraz ceza ödeyerek affettirdim. Yaylaya yaptığım derme çatma
barakaya imar affıyla iskân ruhsatı aldım. Satın aldığım evin depreme dayanıklı
mı değil mi hiç araştırmadan para ödeyip tapusunu aldım.
Suçlu sensin!
Deprem sigortasına güvenerek ev alıp
bir defa Dask ödemekle işin tamam olduğunu sandın. Başımı sokacak bir ev olsun
da, deyip gece gündüz, uykuda ve uyanıklıkta içinde barındığın evin
sağlamlığını araştırmadın. Aldığın dairenin veya arsana yaptırdığın evin eksiklerini
hep rüşvetle tamamladın!
Suçlu o!
Oturacağı evi, kiraladığı binayı,
satın alacağı evin sadece fiyatına baktı, kalitesini sormadı. Oturduğu kentin
deprem riskini ve haritasını incelemedi. Emlakçının, müteahhidin ve yapsatçının
dediğine aldanıp temeline inip bakmadan ev aldı.
Suçlu bazı esnaf!
Kolon ve kirişte tadilat yapan
esnaf, Allah aşkına dükkânına dekor vermek veya birkaç metre daha yer açmak
için yaptığın bu işin vebalini hiç düşünmedin mi? Kolon ve kirişle oynamak en
sağlam binayı bile göçürür, bunu 2003 yılında Konya’da Zümrüt apartmanında
yaşadık.
Suçlu bazı müteahhitler!
Çimentodan, demirden, kumdan çalan,
ucuza mal edip daha çok kazanmak için kaliteden taviz veren müteahhit sen de
suçlusun! Ey kooperatif yetkilisi ve yapsatçı yapı denetim firmalarının gerçek
manada denetiminden kaçmak için çevirdiğin dalaverelerden dolayı maşer-i
vicdanda sorumlusun! Deprem bölgelerinde, altında fay hattı olduğunu bildiğin
halde demirin incesini, çimentonun kalitesizini, kumun deresini kullanarak
vebalin en büyüğünün sahibisin!
Suçlu bazı emlakçılar!
Dürüst, sağlamcı ve ahlaklı olanları
tenzih ederim, ey emlakçılar siz de suçlusunuz! Suçunuz sadece aracı olup
binanın ve dairenin riskleri konusunda alıcıyı hiç uyarmadınız, sadece
alacağınız komisyonu düşündünüz, Allaha tevbe edin ve bir daha depreme dayanıklı
olmayan ev ve dükkân alıp satmayın!
Suçlu bazı yapı
denetim firmaları!
Size verilen yetkiyi tam olarak ifa
etseydiniz bu kadar bina yıkılmayacak, bu kadar insan ölmeyecek ve bu kadar
tahribat olmayacaktı.
Suçlu bütün belediyeler!
Çürük inşatları cezalarla
affettiniz, sadece işinizin bina vergisi almaktan ibaret sandınız. Dört katın
altıya altı katın sekize çıkarılmasına göz yumdunuz. Her seçim öncesinde kaçak
yapılara af getirdiniz ve suçları paraya çevirdiniz. Gariban emeklilerin başını
soktuğu evinden vergi almak için her şeyi metraja kattınız.
Suçlu bütün hükümetler!
Aklım ereli altmış senedir her
hükümet her seçim öncesi tavizlerle iktidara devam edeceği varsayımıyla sahaya
çıkar. Kaçak yapı affı, imar barışı, gecekondu resmileşmeleri hep bir seçim
öncesi yapılır. Depreme dayanıklı mesken yapımı hakkındaki yasalar ne kadar
sağlam olsa da sizin atadığınız ve göz yumduğunuz ehliyet ve liyakat yoksunu uygulayıcı
ve icra makamlarının elinde etkisiz hale gelmektedir.
Suçlu devlet!
Devlet denetleme kurumları görevini
belki kâğıt üzerinde tam yapmış görünse de çeşitli etkenlerle bu kamuoyuna ve tatbik
sahasına yansımadı. Bu da bu kurumların bağımsız çalışamamasından
kaynaklanmaktadır. Yasa yapmak yetmez, onları sonuna kadar uygulamak gerekir.
Suçlu
Müslümanlar!
Yanlış kader ve tevekkül anlayışını
körüklediklerinden dolayı bütün Müslümanlar suçludur. Müslümanlara kırmızı
ışıkta geçmenin haram olduğunu, geceleyin uykudayken göçme tehlikesi olan evde
oturmanın intihar sayılacağını öğretmeliyiz. Peygamberimizin (sav) köhne bir
duvarın dibinden nasıl hemen uzaklaştığını, Hz Ömer’in Şam seferini kolera
salgını nedeniyle neden ertelediğinin sırrını açıklamalıyız. Normal olanın
sağlıklı makul bir ömür sürmek olduğunu ecelin saatinin sadece Allah tarafından
bilindiğini bu nedenle Allah’ın verdiği canı korumanın en büyük bir görev
olduğunu bildirmek zorundayız.
Her olay mukadderdir, her kaza
mukadderattır, hayır ve şer Allah’tandır. Ancak biz bunların zamanını
bilmediğimizden her şeyi normal seyrinde götürmek zorundayız.
Türkiye için şu andan itibaren
yapılabilecek en büyük yardım bundan sonra depreme dayanıksız hiçbir meskene
iskân izni vermemek ve depreme dayanıksız bütün binaları yenileme olacaktır.
Mükremin KIZILCA
Hiç yorum yok:
Yorum Kuralları
Yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret, küfür, aşağılayıcı, küçük düşürücü, pornografik,
ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici,
yorumların her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu yorumcuya aittir.
İsimsiz yazılan yorumlar bir saat içinde sistem tarafından otomatik olarak silinir.