M|E Medya Ermenek A N A - Medya Ermenek Medya Ermenek
Facebookta Paylaş

A N A



Necati ALODALI

(Sevgili kardeşim Necdet Baştoklu’nun Annesinin vefatı üzerine)

İnsanlar Hz. Âdem ile Hz. Havva’dan, yaratılmışların en şereflisi, güzeli ve mükemmeli olarak çoğalmışlar, kadın ve erkek olarak nesillerini devam ettirmişlerdir. İlk insan olan Hz. Âdem atamız ve Hz. Havva anamızdan sonra bütün insanlar bir baba ve bir anadan dünyaya gelmişlerdir. Hz. Âdem topraktan, Hz. Havva ise insandan yaratılmıştır. Bu bakımdan insanlığın hülasası anadır. Evet, analar bir insandır. Onun için anadan dünyaya gelen evlatlara da insanoğlu denilmektedir.

Ana, aileyi meydana getiren unsurların temel taşıdır. Çünkü ana, çocuğu doğurmakla kalmaz; o bir merhamet deryası, o bir dert ortağı, o bir öğretmen, o bir mürebbi, o bir arkadaş, o bir dosttur. O bütün davranışları çocuğu tarafından tıpkı bir kameraya kaydedilip örnek alınan, hareketleri taklit edilen bir nümunei timsaldir.

Peygamber efendimiz eğitimin “beşikten mezara kadar” süreceğini belirtmektedir. Çocuk okula başlayıncaya kadar yirmi dört saat birlikte olduğu annesinin eğitimi altındadır. Bu eğitim, talim ve terbiye sözlü, fiili ve takriri şekillerle devam eder. Okul saatleri dışında da yine ananın tarassudu ve gözetimi altında bu eğitim süreci devam eder.

Öyle analar var ki, kimilerinin kendisini evine, ailesine, evlatlarına, vatanına, mukaddes değerlerine düşünmeden feda eder, ayakları altına cennet serilir; kimi ana denilen şuursuz yaratıklar da vardır ki doğurduğu evladını canavarca hislerle katleder. Çocuğu, aldığı eğitimden ziyade rol-modeli olarak ebeveyni, ya vatana millete faydalı bir insan olarak yetiştirecek; ya da ilgisiz kalıp, başıboş bırakarak sokaklarda kendi halleriyle topluma bir problem olarak bırakacaktır.

Bu kadar mübarek payeler verilen fedakâr, cefakâr analara da gereğince hürmet ve hizmet edilmelidir. Çünkü onlar olmasaydı biz olmazdık! Yavrusunu dokuz ay karnında öf demeden taşıyan, onunla ağlayıp onunla gülen analar her türlü hürmete ve hizmete layıktır. Kuran’da ebeveyne saygıyı tanımlar mahiyette “onlara öf bile demeyin” buyrulmaktadır. Hele onları senede bir gün tahsis ederek anmak, diğer günlerde aramamak, insanlıktan nasibini alamamış bazı kimselerce yapıldığı gibi bıkkınlık getirip onları başından savmaya yeltenmek en büyük nankörlük ve edepsizlik olmaktadır.

EbulHasen Harkânî şöyle anlatır:

“İki kardeş vardı. Bu iki kardeşin hizmete muhtaç bir anneleri vardı. Her gece kardeşlerden biri annenin hizmeti ile meşgul olur, diğeri ibadet ederdi. Bir akşam, ibadet eden kardeş, yaptığı ibadetten duyduğu hazdan dolayı kardeşine: -Bu gece de anneme sen hizmet et, ben de ibadet edeyim, dedi. Kardeşi kabul etti. İbadet ederken secdede uyuya kaldı ve o anda bir rüya gördü. Rüyasında bir ses ona: -Kardeşini affettik, seni de onun hatırı için bağışladık, deyince genç:

-Ben Allah'a ibadet ediyorum. Kardeşim ise anneme hizmet ediyor. Fakat beni onun yaptığı amel yüzünden bağışlıyorsunuz, dedi. Ses ona: -Evet, senin yaptığın ibadetlere bizim hiç ihtiyacımız yok. Fakat kardeşinin annene yaptığı hizmetlere annenin ihtiyacı vardı, karşılığını verdi.

Analar son nefeslerinde bile evladını düşünerek, onların mutluluğunu dileyerek ruhlarını teslim ederler. “Her nefis ölümü tadacaktır.” Bu ilahi tespitle ebeveynini kendisinden memnun şekilde baki âleme uğurlayabilen evlatlara ne mutlu.

Her ölüm bir manada erken ölümdür. Bahtiyar Vahapzade’nin Annesinin ölümüyle ilgili yazdığı “Annem Öldü mü?“ başlıklı çok veciz şiirinden bir bölümünü buraya almak çok yerinde olacaktır:


Ne hız ellerini üzdün dünyadan

Balanı tek koyup nereye gittin?

Nasıl yok oluyormuş bir anda insan

Sanki bu dünyada hiç yok imişsin…

*

Bugün yedin oldu... Annem yedi gün,

Bizimle beraber ağlar odalar

Sana, yalnız sana, sana demek için

Gönlümde ne kadar, bilsen sözüm var...

*

Annem ısmarlandın, annem toprağa

Bu ölüm sineme çekti dağ benim…

Sen benim arkamda benzerdin dağa

Sanki de arkamdan uçtu dağ benim...


Evet, insan kaç yaşında olursa olsun, manen sırtını dayayacağı, omzuna başını koyacağı bir anayı arar. Onun için Yunus Emre dememiş mi?

Ana başta taç imiş,

Her derde ilaç imiş,

Bir evlat pir olsa da;

Anaya muhtaç imiş…

Bu vesile ile ahirete intikal etmiş bütün analara Fatihalar, Yasinler…


YAZARLAR SAYFASINA ==>>>
Medya Ermenek Taşeli Edebiyat Güncesi yayınlanan makalelerin içeriği hakkında mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu makalesi yayınlanan yazara aittir.Yayınlanan makale karşılığında yazarlara telif ücreti ödenmez. Yazarlar bunu peşinen kabul etmiş sayılırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Kuralları
Yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret, küfür, aşağılayıcı, küçük düşürücü, pornografik,
ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici,
yorumların her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu yorumcuya aittir.
İsimsiz yazılan yorumlar bir saat içinde sistem tarafından otomatik olarak silinir.

sanalbasin.com üyesidir
Düzenleme | Copyright © 2013-2023 | MedER |Medya Ermenek
BİZE ULAŞIN
ghs.google.com
ghs.google.com