M|E Medya Ermenek TAŞELİ’NDE ARDIÇ OLMAK -IV - Medya Ermenek Medya Ermenek
Facebookta Paylaş

TAŞELİ’NDE ARDIÇ OLMAK -IV



Ardıç’ın Yöre Kültürümüzdeki Yeri

1.Mezar Tahtası

Ardıç ağacının özelliklerini çok iyi bilen Taşeli insanı, ardıç kerestesinden elde ettiği 3-4 cm kalınlık, ortalama 20 cm genişlik ve 80-90 cm uzunluğundaki tahtaları daha hayattayken çoğu insan “Bunlar benim mezar tahtam olacak!” diye hızarda biçtirip ahırının, deposunun bir köşesinde belli bir sayıda tahtaları saklamaya başlar.

“Bir gün Emr-i Hak vaki olduğunda kimse benim için şaşmasın.” diye de ekler. Bundan üç yıl kadar önce evimin önünde sobada yakmak için motorlu testerem ile odun keserken teyzem yanıma geldi. “Kolay gelsin.”  Dedikten sonra ekledi. “A gülüm benimde iki kütüğüm var. Bir de onları kesiversen olmaz mı?”

Taşeli insanı aynı zamanda ölçülü ve kibardır da. Teyzem seksenli yaşların sonlarında olsa bile bu ölçüyü en iyi şekilde kullanmasını biliyor da. Elbette anne yarısı onun iki kütük odunu biçilmez mi? Hemen ertesi gün motorun yağını ve yakıtını deposuna koydum. Teyzemin yanına vardım. “Teyze, şu kütükleri bi göster bana. Onları keseyim.” dedim.  Ahırının anahtarını alıp yanıma geldi. Kapıyı açıp ardına kadar araladı.

“Ihı, şunlar gülüm. Ama odun küreninin içinde mezar tahtalıklarım var. Önce onları kürenden ayır, sonra kalanları biçiver.”  dedi.

Odun küreninden çektiğim odunları gösterdikçe; “Onu biç, öbürünü biçme.” diye talimatlar verdi. Ardıç kütüklerinden mezar tahtası olabilecekleri seçtirdi. Geriye kalanı motorumun yakıtı bitene dek biçtim. Teyzem dua etti.

Demem o ki; Taşeli insanı erkeğiyle, kadınıyla ölümü hatırladıkça bir kenara da mezar tahtasını veya tahta olacak kütükleri de ayırt etmeyi asla ihmal etmez.

Babam, annem ve ağabeyim de ölmeden çok önceleri mezar tahtalarını yığıp hazırladıklarını bilirim.

Hatta bu konuda bir halk inanması da mevcut:

“Mezar tahtasını kendisi biçtirip hazırlayan çabuk ölür!” diye. Buna da cevap olarak benim babam mezar tahtalarını 75 yaşında iken hazırlamış, 85 yaşında iken de ölmüştü. Kısacası hazırlanan mezar tahtaları Emr-i Hak vaki olduğunda kullanılır vesselam.

Mezarda neden ardıç tahtası kullanılır sorusuna gelince; ardıç ağacı yapısı itibari ile yumuşak olduğundan kesmesi, işlemesi, kaba yapılı olmasına rağmen, nem ve çürümeye,  kurtlanmaya, suya dayanıklıdır. Bu nedenle Anadolu uygarlıklarında ardıç ağaçları konut, kuyu, sarnıç, her çeşit inşaat işlerinde, bahçe çitlerinde, tren yollarında travers olarak, çeşitli ev eşyaları, baston, su kapları, kurşun kalem ve tornacılık işlerinde kullanılır. Yüksek enerjiye ve ses iletimine sahip olmaları nedeniyle de müzik aleti yapımında, demir atölyelerinde ve ısınmada kullanılmıştır.

2. Ardıç Kömürü

Ardıç ağacından kömür elde etmek için önce yere iğne yapraklı çam pürleri (kuru çam yaprağı) yere serilip sonra bunun üzerine kömür yapılacak ardıç budakları ve kütükleri düzgün şekilde istif edilir.

 İstif edilen odun bir nevi çadır şeklindedir. Devamında üzeri toprakla kapatılır. İstifli odunun tepesinden ateşle tutuşturulur.

Ağır bir şekilde odun içten 5-10 gün yanar. İçten yanma işlemi tamamlanınca, elde edilen kömür elenerek ayrıştırılır ve çuvallanıp paketleme yapacak birime ulaştırılır. Mangal kömürü olarak paketlenir satışa sunulur.

Karamanoğullarının atası Nure Sufi hakkında tarihçi bilgin İbni Bibi’nin verdiği bilgilere göre Kamereddin (Ermenek) ilinde, dağlardan Larende’ye (Karaman) kömür taşıyarak ailesini geçindiren bir kömürcü olduğu şeklinde aktarımda bulunur.

Taşeli yöremizde bir başka kullanım alanı ise ardıçtan elde edilen kömürlerin demirci ve kalaycı atölyelerinde aşırı tüketilmesi sonrasında özellikle 1500-1600 metre yükseklikte bulunan Ermenek ve köylere yaylalarda ardıç ağaçlarına büyük zararlar verdiği bilinen bir gerçektir.

Birkaç gün önce internetten bir yazımı okuyup tebrik etmek için telefonla şahsımı arayan Ankara’da ikamet eden Sayın Prof. Dr. Tahsin Kesici Beyefendi ile bir sohbet yaptık.

Bu sohbette yayınına başlayacağım yeni dizi yazımda ardıç/ları konu alacağımı söyleyince;

“Benim çocukluğumda Ermenek yaylasında ardıçlardan demirciler için kömür üretilirdi. İşte o kömür üretimi ardıçlara çok büyük zararlar verildi. Yaylada nerdeyse ardıç neslini tükettiler.” demesi geçmişten günümüze ardıçlara nasıl bir kıyım ve zarar verdiğini dile getirdi.

Ardıç kömürcülüğü gerçekten oldukça zor yetişen bu ağaç familyasına büyük zararlar verdiğini bugün anlayabiliyoruz.

3.Küküm

Taşeli yöremizin büyük bir çoğunluğunda ardıçların kabuğunu kaplayan yapıya küküm denir.



Küküm kelimesi TDK ve diğer sözlüklerin çoğunda yöremizdeki anlamın dışında kullanılmaktadır. Bizdeki küküm kelimesinin anlamı ardıç ağacının dışını koruyan, ezildiği ya da el ile ovuşturulunca ipeksi liflere dönüşen kabuktur.

Bizler arazide hayvan otlattığımız o çocukluk dönemlerimizde, yağmurda ıslanıp üzerimizi kurutmak için ardıç ağaçlarının gövdesinden yağmur değmemiş yerlerinden veya kütüklerden aldığımız bir parçayı hemen ezip ipeksi hale getirip sayılı olan kibrit çöpümüzün bir tanesiyle ateş yakma çabamızı bizler çok iyi bilmekteyiz.

Ardıç kükümü karakovan arıcılığı yapanların da vazgeçilmez bir izolasyon maddesi idi. Günümüzde izolasyon maddisi olan cam elyafın yerini tutan üst üste yığılan kovanları soğuktan sıcaktan koruyan bir madde idi.

4. Kav

Ardıç üzerinde bir de kav mantarlarının görülür ki bu kav mantarı kuruyunca iç kısmından elde edilen, çabuk tutuşan, ipek lifleri gibi süngerimsi bir madde açığa çıkarılır ki, çakmak taşının veya kav çakmağının altında tutulur, ikinci bir taş veya kav çakmağı ile vurulur. 


Fotoğraf [*]

Vurma sonrası çıkan kıvılcım kavı hemen ateşler. Ateşlenen kav hemen kuru parçacıkların içine bırakılır, üflenir ve ateş yakılırdı. Bizler bunu yaylacılık dediğimiz yarı göçebe yaşadığımız 1960’lı yıllarda özellikle tütün mamulü kullanan tiryakilerin çokça kullandıklarını görürdük.



Kav ayrıca asırlık kesilmiş ardıç ağaçlarının kovanlaşmış içlerinde de görülürdü.



Kav daha sonra bir kibrit markası olarak 1970’li yıllarda karşımıza çıktı. İşadamı Vehbi Koç tarafından Bursa'nın Orhangazi ilçesinde 1970 yılında Kav Kibrit Fabrikası kuruldu. 

    5. Ardıç Çayı

Ardıç ağacında yetişen tohumlar yüzyıllardır alternatif tıpta sağlık amaçlı kullanılmıştır.

Ardıç tohumlarından yapılan ardıç çayının temizleyici özelliği bulunduğu, vücut direncini artırırken, metabolizmanın hızlanmasını sağladığı bilinir. Yine damar tıkanıklıklarını önlemede, anemiye karşı etkili olduğu, kandaki şeker miktarını düşürdüğü, kalp krizi riskini önleme ve kalp sağlığını korumaya yardımcı olduğu alternatif tıpta yer alır.

    6. Ardıç Yağı

Ardıç yağı ise kozmetik ürünlerin ham maddesi olduğu bilinmektedir.

   Ardıç yağı, cilt hastalıklarına, ciltte oluşan çatlaklara, eklem ve kas ağrılarını hafifletmeye, romatizmal ağrılara, sinüzite bağlı baş ağrılarına, sedef gibi inatçı deri rahatsızlıklarına, ayakta magnezyum eksikliğinden meydana gelen kramplara, kanda bulunan zehirli maddelerin atılmasına, solunum yolu enfeksiyonlarına, adet sancılarına ve öksürüğün giderilmesine alternatif tıpta kullanıldığı belirtilmektedir.

    Bu tür tedavi yöntemlerinde mutlaka doktorunuza danışmaya özen göstermelisiniz.

7. Çeyiz sandığı

Yakın zamana kadar gelin olacak kıza alınan çeyiz sandığı, el işlerinin, dantellerin, kanevşçelerin korunduğu önemli bir nesneydi. Ne var ki ev tiplerindeki değişmeler, ev içinde dolapların artmasını ortaya çıkarmıştır. Çeyiz sandıkları da geçerliliğini kaybetmiştir. Eski marangoz ustaları da artık bulunmaz olmuştur.

Kendi evimde biri cevizden, biri ardıçtan olan iki adet sandıktan çocuklarıma vermek istediğimde “Biz evde onun kalabalıklığını istemiyoruz!” diyerek sahiplenmediler.

8. Tülbentlik

İçine gelinlik kızlar için hazırlanan oyalı yazmalar, tülbentler, başörtülerinin konulduğu üç cephesi cam çerçeveli, üstten kilitlenebilen kapaklı küçük kutu şeklindeki özel sandıklardır.

Tülbentlik, özellikle ardıç ağacından yapılmış olduğundan kırmızımsı rengi ve kokusu ile geçmişte kalan önemli kültürel bir değerdir.

9. Ekmek Şişi

Ardıç ağacından yapılan ekmek şiş, sac üzerinde yufka ekmeği pişirirken çevirmeye tarayan bir nesne olup, günümüzde ardık ağacı kerestesi fazla kalmadığı için, kavak kerestesinden küçük bir parçadan yapılmaya devam edilmektedir. Ardıç çok dayanıklı olduğundan kavak ağacından yapılmış şişten uzun ömürlüdür. Her iki ağaç da kuruyunca hafif hale gelirler.

10. Oyuncak

Ardıç kaba yapılı dokuya sahip olduğundan suyunu kaybedip kuruyunca çok hafiftir. Hafif olmasından çocukluğumuzda fırıldak ya da yel değirmeni yapardık. Bizim kuşak insanının taşrada yaşayan kesimi oyuncağını kendisi üretirdi. Kuru bir ardıç parçası veya bir pardı bulduğumuzda hemen bir fırıldak yapar, bir sopanın ucuna bir çiviyle sabitler ve koşardık. 

Koşma ile elde ettiğimiz hava akımından fırıldağımız dönünce mutlu olmayı başarırdık. Bizden büyükler ise yaylada obaların üstüne diktikleri sopa ucuna daha büyük fırıldaklarını - yel değirmenlerini çakarlar, rüzgar geldikçe dönerdi.

Araştırıp Derleyip Yazan

Durmuş Ali ÖZBEK

<<<ÖNCEKİ BÖLÜM                                     SONRAKİ BÖLÜM>>>


Alıntı Kaynakları:

[*] http://kiymetlitaslar.blogspot.com/p/kalsedon-grubu.html



YAZARLAR SAYFASINA ==>>>
Medya Ermenek Taşeli Edebiyat Güncesi yayınlanan makalelerin içeriği hakkında mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu makalesi yayınlanan yazara aittir.Yayınlanan makale karşılığında yazarlara telif ücreti ödenmez. Yazarlar bunu peşinen kabul etmiş sayılırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Kuralları
Yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret, küfür, aşağılayıcı, küçük düşürücü, pornografik,
ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici,
yorumların her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu yorumcuya aittir.
İsimsiz yazılan yorumlar bir saat içinde sistem tarafından otomatik olarak silinir.

sanalbasin.com üyesidir
Düzenleme | Copyright © 2013-2023 | MedER |Medya Ermenek
BİZE ULAŞIN
ghs.google.com
ghs.google.com