“Şu dağlar ardıç kokar,
O dilin beni sokar
Ben derdimi söylesem
El
bana yakım yakar
xxx
Kekliğim var kafeste,
Çektiğim har nefeste,
Aradım sordum seni,
Bulamadın adreste.
xxx
Bu gönül kaldı sende
Düştüm çaresiz derde
Daha ben nere gidem,
İkimiz
ayrı yerde.
xxx
Yanıma otur şöyle,
De hadi mâni söyle,
İşte ardıç gölgesi,
İki dinle bir söyle.
xxx
Yaylanın süsü ardıç,
Vicdan olmalı yargıç,
Sevgi ne büyük nimet,
Kalp
olur ona sarnıç.
xxx
Ardıcı diksen olmaz,
Ağlasan testi dolmaz,
Yâre versen yadigâr,
xxx
Gölgeye
koydum suyu,
O
kız çok güzel amma,
Birazcık kısa boyu.
xxx
Ardıç
dalında kuş var,
Kanadında
nakış var,
Gideceğim
o yâre,
Lâkin havada kış var.
xxx
Ardıç
dalın eğmeli,
Yaprağına
değmeli,
Yârim
bir yelek giymiş,
Önü beyaz düğmeli.
xxx
Ardıç
dibinde yattım,
Başında
bir kuş tuttum,
Yar
yanıma gelince,
xxx
“Olsun ardıcım olsun,
Dipleri yaprak dolsun,
Benim güzel sevdiğim,
Altında burma yolsun.
xxx
Ardıcın dibi yosun,
Yaprağa gelir tosun,
O huri gözlü yârim,
Altına azık kosun.
xxx
Ardıcın pürü olur,
Yanında sürü olur,
Benim nazlı yârimin,
Yanında dürü olur.
xxx
Ardıç dalı yeşildir,
Dalı ışıl ışıldır,
Korkma sevgili yârim,
Şimdi ardıç hışıldar.
xxx
Ardıç pürü hoş kokar,
Kokusu ciğer yakar,
Al yazmalı sevgilim,
Çok güzel yakım yakar.”[3]
xxx
Foto: Bekir Sazak
“Toroslarda sedir ardıç,
Taşeli’nde
pınar sarnıç,
Gönlümü
mahkûm etim,
Sevdana güzel yargıç
XXX
Ardıcın
hoş kokusu,
Yaylanın
daş dokusu,
Ermenekli
yiğidin,
Kimseden yok korkusu.
XXX
Ardıcın
tahdasına,
Bayramın
haftasına,
Fatiha,
İhlâs okudum,
Köyümün mevtasına.
XXX
Ardıcın
dalları,
Serinletir
malları,
Bilmem
nasıl olur,
Şu şaşkının halları.
XXX
Ardıçtır
ağacın ulusu,
Tatlıdır
armudun sulusu,
Katıra
yükleyip götürdüm,
İki köfün dolusu.
XXX
Ardıcın
kurusu,
İlisu’yun
durusu,
Sağım
ben ölmedim,
Sorma ahret sorusu.”[4]
“Ardıç dalı helkesi,
Al’ca kilim heybesi,
Ne hoş olur dağlarda,
O yar ilen gezmesi.
xxx
Ardıç dibinde deve,
Gevişir geve geve,
Davetsizce gidilmez,
Akşamüstü her eve
Ardıç dalı yellenir,
Yurt yerleri bellenir,
Yaş on beşe gelince,
Yanakları güllenir.
Yaylaların süsü ardıç,
Obacıbaşı yargıç,
Yoksa suyu dert etme,
Elbet eşeriz sarnıç.
Ardıç dalı kesesi,
Şişe dibi püsesi,
Ne dedim de darıldın,
Oy peşime düşesi.
Ardıç dalın sallama,
Kavurmalı kapama,
Giden gelir mi geri,
Boşa ümit bağlama.”[5]
Derleyen Araştıran Yazan
Durmuş Ali ÖZBEK
[1] Emekli Öğretmen Durmuş Ali Özbek
[2] Emekli Öğretmene Kerim Toslak
[3] Şair, Yazar Mükremin Kızılca
[4] Bekir
Sazak Ermenekli yöresel Şair Yazar
[5]
Öğretmen İbrahim Şahin
Hiç yorum yok:
Yorum Kuralları
Yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret, küfür, aşağılayıcı, küçük düşürücü, pornografik,
ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici,
yorumların her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu yorumcuya aittir.
İsimsiz yazılan yorumlar bir saat içinde sistem tarafından otomatik olarak silinir.