
“Türk’e vatan için soru sorulmaz,
Dosta can
verilir vatan verilmez.”
Şentürk’ün Anasının adı Fatma
olup, Battal oğlu Gök Ali’nin yedi çocuğundan beşincisidir. Küçük yaşta
anasını ardından da babasını kaybetmiştir. Yetim kalan bu çocuk, çobanlık,
gizirlik, ırgatlık, çiftçilik, çıraklık yapmıştır. “Yaşam Öyküm şiirlerimde
kimlik belgeseli gibi kayıtlıdır.” Der.
Bir harman
yerinde açılmış gözüm
Düven
sürüyormuş babam
Ne doktor
varmış ne ebe
Toplanmışlar
komşu kadınlar
Kesmişler
göbeğimi
Uzatıvermişler
toprak üstüne
Gelişim
kimseyi sevindirmemiş
Düşündürmüş
öylesine.
O yıllarda
ağabeyi Mustafa Şentürk’ün çağrısı
üzerine (1935) yılında Ankara’ya gelir. Solfasol köyünde 1.2.3. sınıfları bir
yılda bitirir. Ağabeyi ve yengesi Huriye
Şentürk’ün büyük desteklerinden dolayı manevi
anası olduğunu söyler.4, 5. sınıfları Fariske yatılı okulunda öğretmeni
Hüsnü YAYLALI da okur. ortayı, Bilecik’te liseyi Haydarpaşa’da yatılı
olarak okur. Bir süre Ankara Hukuk Fakültesine devam eder. Askerliğini yedek
subay olarak yapan ŞENTÜRK Ankara Özel
İdare’de memurluğa başlar. 1959 yılında Fahriye GÖKCAN ile evlenir.1976’da
eşini kaybeder. Sıkıntılarla geçen yaşamı üzerinde derin izler bırakır. Eşinin
ölümüyle kanadı kırılmış kafeste bir keklik gibi bütün çığlıklarını yazdığı
ağıtlarına, şiirlerine döker.
Ankara Özel İdare’de Emlak Şefi, Emlak
ve İstimlak Müdürü iken
(1975) yılında kendi isteğiyle emekli olur. Anılarında olaylara gerçekçi
bir gözle baktığını, iyilik, birlik, vatan, millet sevgisinden başka bir amaç
gütmediğini anlatır. Yokluk, açlık ve sıkıntılı günlerini açık yüreklilikle
şiirlerinde işlemesi, mertliğinin, temiz yürekliliğinin açık bir kanıtıdır. Halkın
acı tatlı bütün çığlıklarını dile getirdiği gibi, haksızlıklara da boyun
eğmediğini şiirlerine nakşeder. Türkü, şiir söylemeye okula gitmeden önce Karac’Oğlan ın Büyük Yunus’un etkisiyle
başlayan Tufan ilk yazılı şiirini
(1938) de Atatürk’ün ölümü üzerine yayınlamıştır. Daha sonra İstanbul, Ankara’da
yayınlanan sanat dergileri, gazetelerde şiir, öykü, tanıtma, röportaj
türlerinde yazıları yayınlanmıştır. Şiirlerinin bazıları (Yanmak istiyorum yandığım kadar - Derdimi
bir Allah bilir bir de ben) bestelenmiştir.
Yayınlanmış
eserleri: Sarhoş Dünya, Mustafa Kemal, Allah
Versin, Çakır Dikeni, İnsanlık Şarkısı, Sevgiyle, Gazi Mustafa Kemal, Şölen, Selam
Size Tüm İnsanlar, Hepsinden Güzel Şiirler, Armağan 1, Armağan 2, Armağan 3, Armağan
4
Orta Asya’dan gelen Türk boylarının, Anadolu’nun,
özellikle de Taşeli’nin dil ve
kültürünün temel harcı olan halk bilimini, (Folklör) görmezlikten gelmemiştir.
Ben Toroslardan gelmiş bir halk çocuğu
Hileli, hesaplı düzenli değil
Dağlardan, derelerden güç getirdim
Yaşama gücü getirdim, direnme gücü
Çıplak
ayaklarımla bastım toprağa
Ekin
biçilmiş tarlalarda başak topladım.
Tufan’ı hiçbir güç Toroslar’dan, köklerinden
koparamamıştır. O şiir ve yazılarıyla ulusal bütünlüğünü kimliğimizi, milli duyarlılık imgelerimizi canlı tutar ve
aydınlatır. Dünya’da barış ister savaşa karşıdır.
Size sesleniyorum tüm insanlar:
Ne olursa olsun dininiz milliyetiniz
Bırakın kavgayı, kini garezi
Atın silahları ellerinizden
Nedir bu çabamız öldürmek için,
Ne istiyorsunuz
bir birinizden
Suda balıklar
tedirgin
Gökte yıldızların
rahatı kaçtı
Bir gün yıkılacak
ihtiyar dünya, elinizden
Ahmet Tufan ŞENTÜRK “Ermenek türküsü”n de de şöyle seslenir.
Bir İrem bağıdır belli adından
Elması armudu yenmez tadından
Pekmez Kaynat Ermenek’in dudundan
Ayva hevenk, hevenk, nar hevenk hevenk
Ermenek Ermenek
güzel Ermenek.
Bahar gelir gül gülistan görünür
Yaz gelince ekinleri derilir
Güz gelince nar dalında yarılır
Ermenek gözüme
dol ışık ışık
Sen beni unuttun
ben sana aşık.
Bahar gelir erir yaylanın karı
Çağlar Torosların billur suları
Derde şifa verir çam kokuları
Koymayın gurbette
götürün beni
Bir pınar başına
yatırın beni.
Yeşil çamlıklara güneş doğarken
Sürüler meleşir dağa ağarken
Kime gönül verem söyle sen varken
Toros yaylasına
kurulu k öşküm
Ermenek Ermenek
kalbimde aşkın
Billur derelerin var şırıl şırıl
Mavi gök zümrüt yer hep pırıl pırıl
Bir sevgi al da boyumca sarıl
Kavuştur hasrete
kavuştu beni
Ermenek Göksu’ya
karıştır beni.
Yaylası var yamacı var bağı var
Başı duman duman yüce dağı var
Ağası var paşası var beyi var
Bu hasretlik için
için yer beni
Ermenek Ermenek
gel de gör beni,
Vur âşık ! kırılsın sazın telleri
Durmasın şakısın tatlı dilleri
Hele güzelleri ah güzelleri
Billur dereleri
akan Ermenek
Gülü burcu burcu
tüten Ermenek.
Gökte yıldız yerde çiçek misali
Yeşil işlemeli Zümrüt bir halı
Işık nur kaynağı nazlı HilÂL’İ
Ermenek dağlara
yaslanır durur
Silfke Mersin’e seslenir durur,
Ermenek gecense gündüzden ışık
Şu dertli gönlümü sar beşik beşik
Destan türkü yazar LAMOS’lu âşık
Koymayın gurbette
alın götürün
Tarla tarla sürün
ekin bitirin
Ahmet
Tufan Şentür – Çakırdikeni kitabı s.7, 8
Bu dörtlükler Almanya’nın Nürnberk Şehrinde Mustsfa Ertaş
tarafında yazılarak Ahmet Tufan Şentürk’e (1988) yılında Ankara ‘da Seyran
bağlarında bulunan adresine gönderilmiştir.
GÜZELLER SÖYLEŞTİ,
SÖYLEŞTİ GİTTİ:
Çift sürer, öküzle düğe yayılır,
Ana kazma kazar bebek bağırır,
Ta… uzaktan koyun kuzu beğirir,
Kara saban hala kalkmadı gitti.
Sürüyü
sağarlar Elif’le Binnaz,
Güz
gelmeden başlar Barçın’da ayaz,
Yayarlar yayığı bin türlü avaz,
Yağ ile kaymağın yemedim gitti.
Sarıveliler ilçen, Lamos’tur yurdun,
Andıkça sılayı artıyor derdim,
KARAC’ OĞLAN söyler gelin
kız gördüm,
Güzeller söyleşti, söyleşti gitti.
Dil bayramı dedi YUNUS okudu,
Mikrofonda coştu coştu şakıdı,
Anam bana bi.. killiklik dokudu,
Çurfalık, kecefe yok oldu gitti.
Bakan gördüm BARÇIN dedim bilmedi,
Bizim İl’e tavan çatı gelmedi,
Gurbete yollandı erkek kalmadı,
Gelin kız ağlaştı ağlaştı gitti.
Beş mille ellikler yün çorap ördü,
Helke şıngırdadı sitili verdi,
Süt sağmaya gelir şu belen ardı,
Dolak,
çarığından fırladı gitti.
BAŞDERE’ye asfalt polis gelmedi,
Karakış bastırdı derman kalmadı,
Bir fakülte yok’ki bilgi
almadı,
Cehalet çoğaldı çoğaldı gitti,
Devletten bekledi umut kapısı,
Bitsin artık dertlerinin hepisi,
Asker ruhlu gençlerinin yapısı,
Vatan, vatan deyip söyleşti gitti.
ERTAŞ’ ın anası babası vardı,
Kardeşleri iyi hatır sorardı,
Hastalandı gül yüzleri sarardı,
Öldüler her biri sır oldu gitti.
1988-Almanya-Nürnberg–Buhümbüll-köyü-Mustafa-ERTAŞ
Yukarıdaki bu
dörtlüklere ünlü şair Ahmet Tufan
ŞENTÜRK şiirle şu cevabı yazarak ALMANYA’ nın Nurnberg şehri “Buhümbüll”
adresime gönderilmiştir.
DEĞERLİ ŞAİR Mustafa ERTAŞ’
a
Ne Sarıveliler ne Lamos köyü
Kan çeker insanı değişmez huyu
Tükenmedi KARAC’OĞLAN’ın soyu
Ertaş sen kendini boş mu sanırsın?
Çarıktan dolaktan
söz ediyorsun
Daha neleri var
az ediyorsun
Biraz sitem biraz
naz ediyorsun
Ankara’da gönlüm
hoş mu sanırsın.
Yazılmış alnıma bir kara yazı
Beni kodu gitti yabanın kızı
Burnumda tütüyor köyümün tozu
Her uçup gideni kuş’ mu
sanırsın
Tarhana çorbası
şalgam ve pancar
Döğmeden ahlattan
ekmeğimiz var
Arasına biraz ham
çökelek sar
Gördüklerini sen
düş mü sanırsın.
Öküzü eşeği anayı kızı
Dile getirmişsin kışı ayazı
Çalma dostum çalma bu içli sazı
Tufan’ın yüreğin taş mı sanırsın...?
Ahmet Tufan Şentürk –yıl:
1988
ŞENTÜRK’ün
dizelerinde Karac’Oğlan gibi kolay
zannedilen bir söyleyiş bir seziş vardır. Yaşantısını olduğu gibi şiirlerine
yansıtır. Almadan vermenin erdemini bilir.”Hak
etmediğim hiçbir şeyi almadım”der.Bizim armağanımız “Can ağacından koparılmış aşk ateşiyle pişirilmiş gönül tabaklarıyla
sunulan şeydir.”Tufan sözcüklere ruh veren Taşeli’nin sanat, kültür ve şiir elçisidir. Şiiri:”Alaimi Sema (gök
kuşağı) na benzetir. ”Bize göre şiir
(yakım) duyunun, düşüncenin, sezginin yoğunluğun sebebi ile sözün özüdür.”
der. Bir başka dizesinde de şöyle seslenir.
Nasıl olsa yolun sonu göründü
Aceleye telaş etmeye gerek yok
Alın veyim varsa sizlerin olsun
Dünya malında gözüm yok.(6)
Tufan’ın içine doğmuş olmalı ki bakın ne söyler.
Bahar gelir erir yaylanın karı
Çağlar Toroslar’ın billur suları
Derde şifa verir çam kokuları
Koymayın gurbette
götürün beni
Bir pınar başına
yatırın beni.
Ne usta belli ne
çırak, işte burası son durak
İbret için
çevrene bak, ğüzelleri çirkinleri.
Almanya’nın
Nurnberg şehrinden Büyük Şair ağabeyimiz Ahmet Tufan Şentürk’e 21.09.1989
yılında Ankara’ya gönderdiğim dizeler;
Konuştukça depreşiyor derdimiz,
Barçın yaylasıdır bizim yurdumuz,
Kekliği palazı kuşla kurdumuz,
Uçar gider dağdan dağa yel gibi.
Bahçeye ekerler
fesleğen gülü,
Her yer çiğdem lâle
reyhan sümbülü,
Yüzü nar çiçeği,
pek şirin dili,
Kızları var boyu
uzar dal gibi.
Suyundan içenin dertleri biter
Erenler dağına bir çıksam yeter,
Sonbahar gelince göç katar katar,
Toroslardan iner gider sel gibi.
Şair ERTAŞ
Sarıveli boyundan,
TUFAN, AKDAĞ,
KARACOĞLAN soyundan,
Vazgeçer mi
Toroslular huyundan,
Şeker gibi, kaymak gibi, bal gibi.
Mustafa
ERTAŞ
Değerli
büyüğümüz Ahmet Tufan Şentürk 21.12.1991 de gönderdiği şiirinde Mustafa Ertaş’a şöyle seslenir:
TOROSLAR’ın, KARACOĞLAN’nı, Fırtına
ERTAŞ:
Kartal mısın yoksa göçmen kuş musun
Arasam bulamam sorsam bulamam
Kışın Koya’dasın yazın sahilde
Soyun konar- göçer miydi bilemem.
“Ben de sana 1992 yılı sağlık,
mutluluk, iyilik, ve güzellik getirsin der, saygılar sunarım. “ Ahmet Tufan
ŞENTÜRK
Mustafa Ertaş, Tufan
Ağabeyimizin bu dörtlüğüne şu dizelerle
seslenir:
ARARSAN BULURSUN, SORSAN
BULURSUN.
Kartal isem yoksa göçmen kuş isem
Ararsan bulursun sorsan bulursun
Bizlere örneksin Âlem içinde…..
Sizi ne çok sevdiğimi bilirsin.
Sarıveliler der de yola
çıkarsan
Bal kaymak yedik ya
orda bulursun
İlçe merkezinde
bizim evimiz
AKDAĞ ile
geldiğin yer, bilirsin.
(Mehmet,Zeki,Akdağ, Fariske’li şair)
Bizi sevdin bize doğru gelirsen
Konya’ya gelince sorsan bulursun
Yeşil Meram’da dır bizim evimiz
Nalçacı’ya geldiğinde bilirsin,
Ertaş der durağım
bazan Alanya
Ararsan bulursun
küçüldü dünya
Selçuklu Devleti
Karaman var ya….
Soy kütüğüm
benden iyi bilirsin
Mustafa
Ertaş 03.01. 1992-Konya
Ahmet Tufan ŞENTÜRK 9 Mayıs 2005 saat
14.30’da Ankara’da Hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Kocatepe Camisinde kılınan cenaze namazından sonra seven dostlarıyla beraber cenaze Karaman İli Sarıveliler İlçesine
bağlı Esentepe köyüne doğru yola
çıkarılmış, Sarıveliler İlçesi Kaymakamı
Belediye başkanı ve Daire Müdürleri, İlçe halkı, Lamos köylüleri cenaze kortejini Taşkent
yakınında “Feslikan yaylası” yolunda karşılamışlardır. Büyük bir konvoyla gelen
cenaze Esentepe köyü Muhtarı Ahmet CEYLAN cenaze kortejinin başında Ankara’dan
gelen Gazeteci. Araştırmacı yazar Mustafa Ertaş’a “çok değerli büyüğümüz Ahmet
Tufan ŞENTÜRK’ün cenaze namazı köyümüz camisinde de kılınsın” dileği üzerine
Esantepe köyü camisinde de ikinci kere cenaze namazı kılındıktan sonra çok
büyük cemaat ve Esentepe köylülerinin de candan ilgileri ile, bir pınarın
başındaki mezarlığa dualarla defnedilmiştir. Okunan Kur’an dan sonra cenazenin
başında Prof Dr. İsa KAYACAN şairimizi
dile getiren önemli bir konuşma yapmıştır. Yeri cennet toprağı bol olsun.
1.04.2012/KONYA
Kaynak:Şölen, Ahmet Tufan ŞENTÜRK
1-Sayfa 2
2-Sayfa 3
3-Sayfa 4
4-Sayfa 53
7-Sayfa 53
6-Sayfa 148
Kaynak:Hepsinden güzel şiirler
5-Sayfa 15-16 sayfa 18
“BİR KIZ
BANA EMMİ DEDİ, NEYLEYİM”
Ulusal şair AHMET TUFAN ŞENTÜRK
SARIVELİLER ilçesine bağlı ESENTEPE köyü doğumludur. Ankara’nın, Seyran
bağları’nda oturan şair, Ankara özel idare emlak ve istimlak müdürlüğünden
kendi isteğiyle emekli olmuştur. On dan fazla nesir ve şiir kitabı vardır. 1989
yılı yayınladığı kitabından .kendi evinde bana şöyle anlatır;
«Sarıveliler in 250 metre kadar
yukarısında Turan şah dağI’nın
eteklerinde büyük bir taşın altından çok soğuk, adeta hayat kaynağı, taş ve
çakılların arasından gümbürdeyip çıkan
AKPINAR vardır. İlkbahar gelince, kızlar bu pınarın başında toplanır. Yalın
ayakları ile pınara dalarlar. Lokman Hekim’in
ölümsüzlük iksirini bu pınarın membaına ( kaynağına ) attığı için kızlar bu
pınardan dualar ederek dilek dilerlerse,
Allah’ın dileklerini yerine getireceğine inanırlar.
Karaca Oğlan bir gün Barçın Yaylası
güzeli, sevgilisi, ELİF’ ini aylarca aradıktan sonra, yurduna yani TAŞELİ’ne
döner. Sarıveliler’de anasının yanına gelir. Anası Karacaoğlana şöyle der
“Oğlum, hoş geldin. Çartalak değirmenine iki kile (çuval) buğday verdim.
Beygirimizi al, değirmendeki iki çuval unumuzu al yaylaya gel.” Der.
Karacaoğlan değirmene gider, beygire iki çuval unu yükletir. Firenşe yaylasına
gitmek için yola çıkar. Su içmek için
AKPINAR’ a gelir. Kendisi ile akran olan kızları tanır. Ayaklarını suya dalmış
olarak görür. O zamanlarda berber olmadığından, Karaca Oğla saçı, sakalı, çok
uzamış birbirine karışmış olduğundan kızlar yaşlı bir adam zanneder. Kızlar,
akranları Karaca Oğlan ı tanıyamazlar.
Karaca Oğlan, kızlara; Kızlar, çekilin
bir su içeyim! der. Kızlar Karaca Oğlanı tanıyamadıkları için, yaşlı
gördüklerinden “Emmi, suyu biz veririz. ”Deyince, Karaca Oğlan kızlara şöyle
seslenir;
Değirmeden geldim, beygirim yüklü, .
Şu kızı görenin del olur aklı,
On beş yaşında da kırk beş melikli
Bir kız
bana “emmi “(1) dedi neyleyim.
Birem
birem toplayayım odunu
Bilem dedim, bilemedim adını,
Al fistan yanaklı, Türkmen kadını, ( 2 )
Bir
kız bana emmi dedi neyleyim.
Bizim ilde urum olur, uç olur, ( 3 )
Sızılaşır bozkurtları aç olur,
Bir yiğide emmi demek güç olur,
Bir kız bana emmi dedi neyle
KARAÇ OĞLAN der ki, nolup nolayım,
Akan sular ile ben de
geleyim,
Sakal seni cımbız ile
yolayım, (4)
Bir kız bana emmi; dedi
neyleyim.
1-Karaman oğulları: Oğuzların, Avşar
boyundandır. Avşarlar, amca demezler, “Emmi
“derler
2- Al fistan : Al kumaştan (al basma )
yapıldığı için TAŞELİ’nde bu giysiye (AL FİSTAN) denir.
3- “Urum olur, uç olur:” TAŞELİ’nin ucunda
yani güneyinde, Anamur’da o tarihlerde Frenk’ler, Gazi paşa ve genellikle
Alanya’da da Rumlar olduğunu açıklar.
4- Cımbız: Kıl gibi ince şeyleri yolmak, çekmek
için kullanılan küçük maşa.
KAYNAKLAR:
İstanbul Başbakanlık Osmanlı Arşivi ile Abideleri Kitabeleri ile
KARAMAN TARİHİ
Ermenek ve Mut Abideleri sayfa: 715’den 722’ye kadar İbrahim Hakkı
KONYALI
DOĞRUDAN DOĞRUYA
MUSTAFA
ERTAŞ
GAZETECİ
ARAŞTIRMACI YAZAR
09.05.20/KONYA
Hiç yorum yok:
Yorum Kuralları
Yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret, küfür, aşağılayıcı, küçük düşürücü, pornografik,
ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici,
yorumların her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu yorumcuya aittir.
İsimsiz yazılan yorumlar bir saat içinde sistem tarafından otomatik olarak silinir.