M|E Medya Ermenek 26 AĞUSTOS SABAHI VE 30 AĞUSTOS AKŞAMI AFYON OVASI ; (BÜYÜK TAARRUZU ANMAK VE ANLAMAK) - Medya Ermenek Medya Ermenek
Facebookta Paylaş

26 AĞUSTOS SABAHI VE 30 AĞUSTOS AKŞAMI AFYON OVASI ; (BÜYÜK TAARRUZU ANMAK VE ANLAMAK)

 


 Kurtuluş Savaşımızı taçlandıran ve milletimizin kötü kaderini aydınlığa çevirerek Cumhuriyetimizin kurulmasına zemin hazırlayan Büyük Taarruz  ve devamında gelen  30 Ağustos Zaferini anmak, anlamak ve Başkomutan Mustafa Kemal ATATÜRK’ün liderlik dehasını zirveye çıkarak bu mücadelenin öncesini, cereyan tarzını ve sonrasını hatırlamamız, öğrenmemiz ve bilmemiz gerekmektedir. 

Kurtuluş Savaşı 6 savaşın ardından giriştiğimiz yedinci ÖLÜM-KALIM  savaşıdır. Bu savaşlar, 1856 Kırım,, 1877 Osmanlı Rus, 1892 Yunan, 1911 Trablus, 1912 Balkan, 1914-18 Birinci Dünya Savaşıdır. Bu savaşlardan sonra yalnız yedinci savaşın yani Kurtuluş Savaşının sonuncusu zaferle bitmiştir. Ama bu zafer vatandaştan yalnız canını ve kanını istememiştir. Vatandaştan atını, arabasını, çorabını, kağnısını, keten bezini, pencere demirini ve elbisesini istemiştir.Birinci Dünya Savaşı’na niçin girdiğimizi bugün bile bilmiyoruz. Ama kardeşlerini bu savaşa kurban veren, Avşar kadını biliyor ve parmağını Alman’a uzatarak şöyle diyor ; 

 

Mektup saldım da varmadı, 

Tel vurdum aynı gelmedi, 

Alamanya harb eylesin, 

Gayri gardaşım kalmadı. 

Savaş yılları Osmanlı İmparatorluğu’nun ekonomisini tümden harap etmiş, ekin tarlada çürümüş; toprak tohumsuz, evler erkeksiz kalmıştır. Kağnıya ve sabana koşulacak hayvan, çiftin sapına yapışacak erkek yokluğunda çifte, hayvan yerine kadınlar koşulmuştur. O tarihlerde, ufuktan güneşin doğacağına dair hiçbir işaret yoktur. Tersine memleket bir zifiri karanlıktır. Adana Fransızlar, Urfa, Maraş, Antep İngilizler tarafından işgal edilmiş, başkent İstanbul İtilaf Devletlerinin işgalinde, Antalya ve Konya’da İtalyan birlikleri bulunuyor. Merzifon ve Samsun’da İngiliz askerleri var. 15 Mayıs 1919’da Yunan birlikleri İzmir’e çıkmış; Batı Anadolu’nun verimli topraklarından memleketin kalbine doğru ilerlemektedir. 

Bilindiği üzere, Osmanlı İmparatorluğu ile müttefikleri, 1. Dünya Savaşında yenilince, savaşın galibi olan devletler (İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan)  aralarında Anadolu’yu paylaşmış ve işgale başlamışlardı. egemenliği “ dir. Mustafa Kemal Paşa İstanbul limanlarına gelerek demirleyen İngiliz gemileri için “geldikleri gibi giderler “dedikten sonra bu işgal ortamında Bandırma vapuru ile yola çıkmış ve 19 Mayıs 1919 günü bir kaç arkadaşı ile birlikte Samsun’a ilk adımını atmıştır.  Kafasında yeni Türkiye Devleti’nin kurulması fikri vardı. Bu devlet dört bir cephede verilecek olan Kurtuluş Savaşı, iç isyanların bastırılması ve siyasi mücadeleler sonunda gerçekleşecektir. Kurtuluş Savaşının özü, Amasya Genelgesinde yer alan “ Milletin Bağımsızlığını yine Milletin azim ve kararı kurtaracaktır. “maddesinde ifadesini bulur. Kurtuluş Savaşı ve Atatürk devrimlerinin iki hareket noktası (dinamiği) vardır. Bunlar; “ tam bağımsızlık“ ve “kayıtsız şartsız millet egemenliği esas olacaktır. 

 

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, henüz Milli Mücadele başında, 19 Mayıs 1919 günü, Havza’da halka hitabında,  “ sessiz, durgun ve başı eğik kalmayın, uyanınız, Milli bağımsızlığımızı çiğniyorlar, haklarınızı savunmak için birleşiniz.  Düşman karşısına dikiliniz. Toplantılar yapınız. Sesinizi duyurunuz.. Bütün dünyaya “ Ben Türk’üm, bağımsızlık bana Atalarımdan miras kaldı. O’nu sana veremem “ diye haykırınız “ demiştir. 

 

Yunanlılar Ankara yakınlarına kadar gelmişler, TBMM ‘nin Kayseri’ye taşınması bile konuşulmuştur. Yunan ordusu Sakarya Savaşında ağır bir yenilgiye uğratılmış ve kaderimiz kötü gidişten iyiye dönmüştür. Bu savaşın üzerinden bir yılı aşan bir süre geçmiş olmasına rağmen Yunanlılar sanki komşumuz olmuş gibi mevzilerine yerleşmiş, Türk Ordusunu neden taarruza geçmediği mecliste şiddetli tartışmalara neden olmuştur. Aslında geçen bu uzun sürede Batı Cephesine, yani Afyon civarına asker yığılması, top, tüfek, mühimmat temini, teçhizat, gıda , at ve diğer araç gereçlerin toplanması faaliyetleri tüm hızıyla devam etmektedir.  

Birinci TBMM tartışmaları sonunda bu mücadelenin baş mimarı Mustafa Kemal Paşa Başkomutan ilan edilmiş ve gidiniz ordunuzu ve planınızı hazırlayın, düşmana saldırın ve vatanı kurtarın denmiştir. Bu görevi alan Başkomutan arkadaşlarıyla birlikte Akşehir’e gelerek karargahını kurmuş ve planlamaya başlamış olup, sonradan karargahını Afyon Ovasına taşımıştır. Geceli gündüzlü çalışmaların sonunda harekat planı son şeklini almış, ordu birlikler ve komutanları görevlendirilmiş Afyon Ovasında 37687 atlı süvari, 131.409 piyde, 8658 subaydan oluşan yaklaşık 200.000 kişi mevzilenmiştir. 

25 Ağustos günü  ve 25-26 Ağustos gecesi plan üzerinde son çalışmalar aralıksız mum ışığında sürdürülmüştür. Bu çadırlar bölgesinde hizmet etmiş olan Gazi Emiroğlu İbrahim (Aydın) anılarında sabah olduğunda çadır girişinde 119 adet mum  tabanlığı saydıklarını anlatmıştır. Büyük Taarruz başlamadan önce Yunanlıların ovaya hakim 3 tepeye (Kocatepe, Adatepe ve Çiğiltepe)  yerleştirdikleri ağır top mevzilerinin imha edilmesi gerekmektedir. Bu tepeleri 2 saat içinde almaları için 3 alay göre3vlendirilmiş, bu sürede tepeyi alamamış olan Albay Reşat Bey üzüntüsünden ve gururundan silahıyla intihar etmiştir. Bu intihar haberini alan Başkomutanın gözlerinden yaşlar döküldüğü söylenir. Piyade birlikleri geceleri yerde sürünerek gunduzleri oldukları yerde gizlenerek en ileriye yaklaşmışlardır.  

26 Ağustos sabahı Afyon ovasında serin bir hava hakimdir. Tan yeri ağarmaya başladığında süvariler atlarının yelesini okşayarak helallaşmakta, piyadeler ellerinde tüfekleri, ucunda süngüler takılmış, komutanları kılıçlarını çekmiş, tüm gözler hedefe, düşman siperlerine çevrilmiştir. Ovada kuş sesleri ve böceklerin gıcırtıları haricinde fısıltı bile duyulmaz. Başkomutan, süvarilerin komutanı Fahrettin ALTAY’a telefonla “hakkınızı helal edin” demiş, bu helallaşma kulaktan kulağa kısa sürede orduyu dolaşmış ve komutana “hakkımız helal olsun” cevabı gelmiştir. 

Bu sessiz bekleme uzun sürmemiş, beyaz atlı Başkomutan Mustafa Kemal ordunun önüne çıkmış ve “ ordular ilk hedefiniz Akdeniz dir. İleri” emrini vermiştir. Bu emri sabırsızlıkla beklemekte olan 200.000  asker 14 gün sürecek amansız bir taarruzu başlatmış, Afyon Ovası “ Allah, Allah, ya istiklal ya ölüm, hücum, “ nidalarıyla inlemiştir. Sonunda Yunan ordusu dağılmış ve sürüler halinde yakıp yıkarak İzmir’e doğru kaçmaya başlamış, Türk Ordusu ise onları kovalayarak 08 Eylül’de İzmir’e girmiştir. Yunan komutan Tirikopis birkaç korumasıyla çalılıkta durum değerlendirmesi yapmaktadır. Kendisinin anılarından öğrenildiğine göre kaçışa devam etmek, intihar etmek ve teslim olmak seçenekleri tartışılmaktadır. Teslim oldukları an öldürülecekleri düşünülmüş ve teslim olma seçeneği iptal edilmiştir. Tam bu sırada Türk askerleri bu ekibi teslim alır ve Başkomutan huzuruna çıkarırlar.  

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK büyüklüğünü burada da gösterir ve Tirikopis’e “general oturun, rahat edin, endişelenmeyin, sizin güvenliğiniz bize emanet” diyerek korkudan titreyen Yunan komutan ve ekibini rahatlatmıştır.  

Atatürk ve arkadaşları İzmir’e gelmiş ve arkadaşlarıyla Kadifekale’de çay içmektedirler. Ekipden birisi “paşam, bu kaleden körfezi seyrederek çay içmek ne büyük mutluluk” demiştir. Bu söz karşısında Büyük Lider Başkomutan “ arkadaşlar burada mutlulukla çay içmemizi bu vatan için canlarını veren  on binlerce şehidimize borçluyuz” demiştir. Atatürk, zaferleri ve tüm başarıları Türk Milletine mal etmiş, kendisi sahiplenmemiştir. Nitekim, Ord. Prof. Sadi IRMAK’ın (Atatürk'ten Anılar, 1978 ) anılarından öğreniyoruz ki, Kurtuluş Savaşı üzerine yapılan bir sohbet sırasında, Atatürk, savaşı ve milletin azim ve kararlılığını anlattıktan sonra “İşte büyük zafer böyle ortak bir eserdir. Şerefler de ortaktır.” demiştir. Biraz durakladıktan sonra ise “ama yenilseydik sorumluluk ortak olmayacak, yalnız bana ait olacaktı.” demiştir. Bu konuşmaya tanık olan ünlü bilim adamı ve devlet adamı merhum Sadi IRMAK, eserinde,  “bu belagat karşısında gözyaşımı tutamadım. Tarihin, zaferleri kendine mal eden, yenilgileri ise maiyetine yükleyen sahte kahramanlarını hatırladım.” diye yazmıştır.  

Kurtuluş Savaşı Başkomutanı, Vatanımızın kurtarıcısı,   Cumhuriyetimizin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı, çağdaş  medeniyetlerin üzerine çıkma ülküsünün öncüsü, eşiz bir lider ve Komutan, çağdaş bir devlet adamı,  barışsever, milliyetçi, dil, tarih ve kültür ile yaşamda akıl ve ilmin ışığını işaret eden, diplomat, siyasetçi, araştırmacı, hatip ve düşünce adamı, insanımızı ümmet olgusundan ulus gerçeğine taşımış, onurlu ve eşit yurttaşlar olmamızı sağlamış olan Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ü, Büyük Taarruza katılan şehit olan, gazi olan kahramanları, bu zafer için tüm varlığını seferber eden Türk Milletini rahmetle, saygıyla ve özlemle anıyoruz. 30 Ağustos Zafer Bayramı’NIN  98. Yıl dönümü   kutlu olsun.  

NE MUTLU  TÜRKÜM DİYENE.  

 

Derleyen : Av. Naci SÖZEN (Em. Hv. Kd. Alb.) 

YAZARLAR SAYFASINA ==>>>
Medya Ermenek Taşeli Edebiyat Güncesi yayınlanan makalelerin içeriği hakkında mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu makalesi yayınlanan yazara aittir.Yayınlanan makale karşılığında yazarlara telif ücreti ödenmez. Yazarlar bunu peşinen kabul etmiş sayılırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Kuralları
Yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret, küfür, aşağılayıcı, küçük düşürücü, pornografik,
ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici,
yorumların her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu yorumcuya aittir.
İsimsiz yazılan yorumlar bir saat içinde sistem tarafından otomatik olarak silinir.

sanalbasin.com üyesidir
Düzenleme | Copyright © 2013-2023 | MedER |Medya Ermenek
BİZE ULAŞIN
ghs.google.com
ghs.google.com