Güneyyurt’ta Bir Dede Ardıç
Aklımın
erdiği 1960’lı yılların başlarından başlayıp 1980’lerin sonlarına kadar Güneyyurt ile Ermenek arası yol güzergahında Dede
Ardıç olarak bilinen bir ardıç ağacı vardı. Bu ardıç ağacının üzerinde onlarca
bez ve çaputların bağlı olduğunu Ermenek’e geliş ve gidişlerimizde hep
görürdük.
O yıllarda Ermenek pazarına bir şeyler satmak veya hasta
götürmek için insanlar yolculuklarının çoğunu merkep ve katırlarla
yapıyorlardı. Bu yaya gidiş ve dönüşerin birinci nedeni yöre insanının gelir
seviyelerinin çok düşük olması, ikinci nedeni de henüz yaygın taşıt araçlarının
ve yol durumunun yetersiz olmasıdır denebilir.
Dede Ardıç’a bez veya çaputların oradan geçen yolcular tarafından bağlandığını düşünmekteyim.
Dede Ardıç, her hangi bir kimse tarafından da kesilmiyordu. Taki 1980’li yılların sonları, 90’lı yılların başlarında
Ermenek-Güneyyurt karayolunun yapım ve genişletme çalışması sırasında kesildiğini
bilmekteyiz.
Bu örnekte olduğu gibi yöremizde ardıç
ağacının ulu bir ağaç olarak algılanması ta eski Şaman inancı kırıntıları
olduğudur.
Yine bez-çaput bağlayan insanlar Alevi-Bektaşi inancına sahip oldukları da söylenemez. Çünkü bahsini
ettiğimiz bu yörede, bu inanışa sahip insanların var olduğu da bilinmez. Bu tür
inançlarında geçmişten gelen hurafe inançların kalıntılarıdır denebilir.
Güneyyurt’ta Dede Alıç
Diğer yandan 1960’lı yılların sonlarında yine var olduğunu bildiğim bir
başka ağaç daha söz konusudur. Güneyyurt ile Aralık Mahallesinin yol
mesafesinin orta yerlerinde Aralık Mahallesine gidiş yönüne göre sağ tarafta
bir alıç ağacı vardı ki onunda üzeri çaput – bezlerle dolu idi. Bu Dede Alıç’ı
mutlaka o yoldan gelip geçen Güneyyurtlular ve Aralık Mahalleliler
hatırlardırlar.
Demek ki geçmişten gelen ağaç kültü, eski toplumların inanış veya
anlayışlarından kalmış hurafe kırıntıları aksedip gelmiştir.
Ağaçlara bez bağlamanın ardında saklanan inanışlar ise hastalıklardan
kurtulmak, çabuk evlenmek, iş bulmak gibi değişik umutlar besleyerek isteklerde
bulunmak için hurafe ve batıl inanışlardan öteye
gitmemektedir. Bu tür inanışlar Allah ve İslam inancından öteye savrulmadır
diyebiliriz.
İslam’da Ağaca Bez-Çaput Balamaya Karşı
Duruş
İslam dininde ağaca çaput ve bez bağlamanın
yanlış olduğunu Hz. Ömer döneminde yaşanan bir olay açık olarak ortaya
koymaktadır.
Bir haber metninde Şanlıurfa
İl Müftüsü Mehmet Taştan şöyle bir açıklama getirmiştir; “Peygamberimizin
(Sallallahü aleyhi ve sellem) vefatından sonra, Medine civarındaki insanların
oradaki bir ağaca çaput bağladıklarını ve dolayısıyla sebep olarak
Peygamberimizin orada konaklamasını gösterdiklerini ve o ağacı kutsal, mübarek
bir ağaç gibi gördüklerini duyan Hazreti Ömer, hemen o ağaç için talimat
veriyor ve ağaç kestiriliyor.
Bu Hz. Ömer’in
hurafe ve batıla asla taviz vermediğini gösteriyor. Bizler Müslümanız, o halde
bir ağaca bez, çaput, maske bağlayarak bu musibetlerin üzerimizden kalkacağına
inanmak kesinlikle hurafedir, batıldır, yanlıştır, dini değildir. Dini
esaslarla asla ve asla örtüşmeyen bir harekettir.
Kardeşlerimden
bu tür hareket ve davranışlardan şiddetle uzak durmalarını dinimizin bir emri
olarak tavsiye ediyorum. Bizler duamızı Allah’a ederiz.”[1]
Derleyen Araştıran Yazan
Durmuş Ali ÖZBEK
[1]
https://www.sabah.com.tr/sanliurfa/2021/01/15/ozel-agaca-caput-yerine-maske-baglandi
https://www.cnnturk.com/turkiye/agaca-caput-yerine-maske-bagladilar
https://www.haberturk.com/sanliurfa-haberleri/83925472-ozel-agaca-caput-yerine-maske-baglandisalgin-surecinde-sergilenen-batil-inanc-muftulugun
Sosyal Medya Yorumları:
Araştırmacı değilim ama
bildiğim kadarıyla ardıç ağacı kuruduktan sonra ıslanma sonunda içine su
almıyor. Uzun süre toprak altında ve nemli bölgelerde dayanıklı olduğundan.
Mezar ağaçları genelde ardıç ağacından yapılıyormuş. Dış kabuğuna küküm denir
eskiden arıcılar kovanlarda kullanılırdı ama ne amaçla kullanıldığı bilmiyorum.
En önemlisi bence ardıç ağacındaki oluşan kavdır ki; çakmak taşı ile ateş
yakmakta kullanılan olmazsa olmazlardandı. Bazılarımız iyi hatırlar kav marka
bir kibrite niye kav kibritleri demelerinin sebebi de sanırım bundandı.
Teşekkür ederim yazının ileri ki
aşamalarında aynı noktalara değinmiştik, yayına alınacak. Çok teşekkürler./
Dizi yazımızı takip etmenizi ve yeni yorumlarınızı bekleriz.
Küküm; şimdiki cam elyaf gibi soğuktan
sıcaktan korurdu onun için kovanları küküme sararlardı.
Ardıç agscının çeşitleri var yaşlı ardıç
dedikleri bir çeşidi var çeyiz sandığı ondan yapılırdı çok sağlam ve dayanıklı
nemden etkilenmez içindeki yün giysileri güve yemez derlerdi
Kırık çıkık sarılırken de ardıç ağacının
kabuğundan kullanırlardı. Kırık çıkık yerinden oynamasın diye.
Mevkiinin adı "ardıç" yada
ardıçlar" olarak bilinirdi.
Dilek ağacıydı, insanlar dertlerinin
dermanı, yada hayal ettikleri güzel şeylerin olması için dilek tutar, bunun
nişanesi olarak o ardıç ağacına bir bez parçası bağlarlardı.
Birde "mıh taşı" vardı,
Güneyyut'tan Ermenek'e doğru çıkışta mezarlığa varmadan yolun üstünde. Sanırım
dibek gibi oyuk bir taştı. O taşın içine de dilek diledikten sonra 10 kuruş, 25
kuruş gibi bozuk paralar atarlardı. Biz çocukken çarpılırız diye korkardık o
paraları almazdık. Yalnız para değil mıh (çivi) daha çoktu. Demek ki önceleri
çivi atıyorlar, bozuk paralar değerini yitirince bozuk para atmışlar.
Güneyyurt yaya yayla yolu üzerinde Katran
boğazında da çaput bağlanan bır ağaç vardı 1960 lı yıllardan biliyorum.
Güzel kokulu olana geyik ardıcı diyoruz
Hocam, birde bazı bölgelerde vardı. Mesela
bizim yaylada bize sınır Akmanastır yaylasında yatır dedikleri bir mezar var
idi. İnsanlar adak yaparlardı o mezarın
başında hayvan keserlerdi. Birde bizim köy Nadire’de ocak evi denen bir aile
vardı. Çevre köylerden ziyarete gelirlerdi. Aklı zayi olan sara hastası olan,
felçli olan hasta getirirlerdi. Çeşitli hediyeler getirirlerdi, keçi koyun gibi…
"Bilgiler paylaştıkça çoğalır." Ne güzel paylaşımlarda bulundunuz. Teşekkürler.
Hiç yorum yok:
Yorum Kuralları
Yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret, küfür, aşağılayıcı, küçük düşürücü, pornografik,
ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici,
yorumların her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu yorumcuya aittir.
İsimsiz yazılan yorumlar bir saat içinde sistem tarafından otomatik olarak silinir.