M|E Medya Ermenek ULUCANLARIN SON MAHKÛMU (5.BÖLÜM) - Medya Ermenek Medya Ermenek
Facebookta Paylaş

ULUCANLARIN SON MAHKÛMU (5.BÖLÜM)



Tecrit Odaları

Ok yönünde ilerleyince ürkütücü bir koridor ve tecrit odalarıyla karşılaşıyoruz.







Ürkütücü karanlık tecrit odalarının önünden geçerken “Gardiyan, gardiyan sesleri yükseliyor.” Ses efektleri bire bir gerçeğini aratmayacak şekilde seslendirilmiş. Bu sesleri duydukça içiniz “cızlıyor”.

Tecrit odalarının önünden geçerken istem dışı adımlarınız hızlanıyor. Sanki bir an önce şuradan kurtulayım dercesine ruhsal durum yaşamaya başlıyorsunuz. Son tecrit odasından hemen dışarıya atıyorsunuz kendinizi. Şükrediyorsunuz, “Allah kimseyi böyle yerlere düşürmesin.” diye niyazda bulunuyorsunuz. Son tecrit odasının içine bakmıyorsunuz bile bir an önce dışarıya çıkma telaşına giriyorsunuz. Bir avluya çıkıyorsunuz.


Bu avluyu sanki tanıyorum. Evet, “Uçurtmayı Vurmasınlar” adlı sinema filminin sahneleri sanki karşımda duruyor. Hüzünlendiriyor beni.     Filmin kahramanı küçük Barış’ı hatırlıyorum. O küçücük çocuğun dış dünyayla bağlantısı sadece dar bir avlunun gökyüzüne açılan boşluğu. Filmin konusunu hatırlamıyorum bile, lakin küçücük bir çocuğun işte burada yaşanmış günlerinden kesitleri hatırlıyorum. Üzülüyorum. Hele bir de mesleğim gereği 32 yıl o küçücük körpeleri eğitme çabam, onların dünyasıyla işte burada yaşayan bir körpenin dünyasını kıyaslama fırsatını bulunca üzülüyorum.

İnsan film izler ancak bir senaryonun canlandırılmış olduğunu içsel olarak yaşar, bilir. Belki film sahneleri bizleri üzebilir, ağlatabilir ancak sonuçta senaryo der geçiştiririz. İşten ben o filmin gerçek sahnesiyle Ulucanlar Cezaevi Müzesinde karşılaşınca meraklandım ve filmin gerçek hayattan alındığını, gerçek kahramanın annesiyle cezaevine gelişini, annesinin işkence odasına götürüldüğünde, işkence yapılırken çocuğa dışardaki askerin şeker verdiğini, o esnada da askerin ağladığını okuyunca bende duygulandım gözlerim buğulandı.

Az önce tecrit odalarının önünden geçerken yanımızda torunumda vardı. Orada hiç ses çıkarmayan çocuk dışarıya çıktığımızda “Dede korktum!” demesi karşısında onun o korkuyu yenmesi adına “Kızım o sadece insanlar görsün, duysun diye radyodan gelen bir sesti. Radyodan sen korkar mısın?” deyince ferahladığını hissettim. Lakin bu defa ben, işte bu manzara karşısında hem irkildim, hem duygulandım, hem üzüldüm. Mahpusluk eğer izin verilirse tüm dünyanız bu kadar. Görebileceğin güneş, görebileceğin bulut, mavilik, kuş, uçurtma…




Duş duvarlar taş, beton ve derzlenmiş. Tecrit odalarının dış duvarları ise beton sıva. 

Tecrit odalarının dış pencere görünüşleri ise dört gözü olan delik ancak parmak sığar. Bu delikler tecrit odasının ise en yukarısında, merdivensiz ulaşılamayacak bir yerdeler.


06.03.2020
Durmuş Ali ÖZBEK
durmusaliozbek@hotmail.com



YAZARLAR SAYFASINA ==>>>
Medya Ermenek Taşeli Edebiyat Güncesi yayınlanan makalelerin içeriği hakkında mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu makalesi yayınlanan yazara aittir.Yayınlanan makale karşılığında yazarlara telif ücreti ödenmez. Yazarlar bunu peşinen kabul etmiş sayılırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Kuralları
Yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret, küfür, aşağılayıcı, küçük düşürücü, pornografik,
ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici,
yorumların her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu yorumcuya aittir.
İsimsiz yazılan yorumlar bir saat içinde sistem tarafından otomatik olarak silinir.

sanalbasin.com üyesidir
Düzenleme | Copyright © 2013-2023 | MedER |Medya Ermenek
BİZE ULAŞIN
ghs.google.com
ghs.google.com