
Çocukluğumun efsane dağlarından biri
Göksu Nehri’ni seyreden Lalelik Ketiri
Kim bilir kaç bin yıl yaşadı kendi halince
Bir gün makine sesleriyle uyandı
önce
Kayaların üstünde serpilmiş ağaçları
Keçi ve çobanları bekleyen çalıları
Dağa adını veren kızıl renkli lâleler
O yıl son defa açıp bize gülümsediler
Onlarca makine ve bir o kadar işçiler
Her birine verildi farklı farklı görevler
Başladılar o dağı dilim dilim kesmeye
Mermer için bir dağı delik deşik etmeye
İlk önce serçeler uçup gitti çalılardan
Keklikler yuvalarını terk etti ardından
Bir yanda dağ özledi keklik ve kuşlarını
Onlar uzaktan seyretti eski dağlarını
On yıl sürdü koca dağın gün gün erimesi
Küçücük beyaz bir tümsek haline gelmesi
Birkaç köylü kazandı biraz ekmek parası
Bir yabancı bu dağdan oldu para babası
Lalelikle birlikte yitip gitti anılar
Koca dağı bin dilim peynir gibi sattılar
Sanki bizden bir parça gitti gurbet eline
Belki vatandan öte uzak doğuya Çin’e
Bilirim oralarda o da özlüyor bizi
Üzerine gizlenmiş bizden bir ayak izi
Hangi tepeye çıksam gözlerim onu arar
Koca dağın yerinde bir moloz yığını var
Artık köyde çocuklar çıkamaz ki başına
Bin mendil olsa yetmez senin o gözyaşına
Sen gittin öksüz kaldı şimdi Göksu, Toroslar
Ardından ağlıyor bak lâleler ve navruzlar
Prof.Dr. Hacı KURT
Harika bir şiir. O mermerleri ben çıkarsaydım eger bu şiiri okuduktan sonra utanırdım. Dağın erimesi gibi içim eridi desem yeridir. Yüreginize sağlık. Tükenmez kaleminiz hiç tükenmesin. 👍👏🏼🙏🏼
YanıtlaSilYorumum adsız yayınlanmış. Ben cafer ünlü.
YanıtlaSil