Bir şehir, bir devletin idare
edildiği merkez olursa o şehre başkent denir.
Başkentin daha önce kullanılan:
başşehir, payitaht ve dârulmülk gibi karşılıkları da vardır.
Ermenek merkezli bölge sırasıyla
tarihte: Trachia Clicia, Taşlık Kilikya, Sengistan, Taş ili ve Taşeli olarak
yazılır. Bu coğrafya, Anadolu’nun güneyinde Akdeniz bölgesinde son derece
stratejik bir yurt köşesidir.
Bu bakımdan Ermenek, bir Roma
komutanı Germanikus’tan gelen Germanikapolis / Germanik’in şehri, adıyla da
bölgede yer alan onu aşkın antik kentlerin başında gelir.
Ermenek bölgesi birçok seyyahın
uğrak yeridir, ayrıca saklanma imkânı veren sarp kayalıkları nedeniyle miladi
2. Yüz yıldan sonra, Roma zalim hükümdarlarından kaçan Hristiyan müminlerin de sığınağı
olmuş mekândır.
Selçuklulara bağlı bir beylik olarak
Karamanoğullarının ilk yerleştikleri yer olan Ermenek’e bu bakımdan başkent
diyoruz. Ermenek yöresi Karamanoğullarının ilk döneminde bir Selçuklu eyaleti olduğundan
Ermenek eyalet başkenti olmaktadır.
Karamanoğlu atası Nure Sofi Selçuklular
tarafından Ermenek bölgesine 1225 yılında yerleştirildikten sonra 1255 yılına
kadar Ermenek çevresinde birçok kaleler almış ve Selçuklular tarafından 1256
yılında beylik olarak tanınmıştır.
1256 ila 1263 yıları arasında ilk oğlu
Karaman Bey Ermenek’te diğer beyliklerin kendisini sultan olarak gördüğü bir
beylik kurmuştur. Ancak 1263 yılında Karaman beyin Moğollar veya Selçuklular
tarafından öldürülmesinden sonra da Ermenek14. Yüz yılın ilk çeyreğinin sonuna
kadar başkentliğini sürdürmüştür. Aşağıda verdiğim Mısırlı tarihçinin ifadeleri
bunu teyit eder.
Ayrıca Ermenek, Karamanoğulları
devletinin Osmanlılara iltihakı olan 1475 yılına kadar her halükarda
Karamanoğullarının bir sığınağı halindedir.
Karamanoğullarının Ermenek’te iken
yaptıkları fetihleri anlatan Şikari’yi abartılı bulup, İbn-i Bibi’nin: onlar
yol kesen, soygun yapan, kömürcülükle geçinen bir güruhtu, demesini hiç
atlamayanları şaşkınlıkla izliyoruz.
Oysa hayatında gördüğü olayları
anlatan seyyah ve tarihçilerin kendilerine konaklama ve iaşe sağlayan
devletlere yaranmak için neler söylediklerini çok iyi biliyoruz.
Kahire’den
Görünen Ermenek
Mısırdan görünen Anadolu ve
Anadolu’dan Mısıra görünen ilk topraklar Ermenek ve Alanya dolaylarıdır.
Mısır Memluk Türk devleti
tarihçilerinden Arap asıllı Şehabettin İbni Fadlullah el-Ömeri m. 1300 yılında
doğup 1349 yılında ölüyor. 27 ciltle tamamladığı “Mesalikü’l-ebsar fi
memaliki’l-emsar” adlı eserini kaleme aldığı tarihi 1340 yılı kabul ettiğimizde
Ermenek hala Mısırda Karamanoğlu’nun payitahtı olarak bilinmekte ve kitapta
öyle yer almaktadır.
Bilindiği gibi Karamanoğulları daima
Mumluklulara bağlılık bildirmiş ve Osmanlılarla da açıktan ve gizliden bir
rekabet yürütmüştür. Bu hususta
Mumluklular sürekli Karamanoğullarına destek vermiştir.
Bu 27 büyük ciltlik
“Mesalikü’l-ebsar fi memaliki’l-emsar”
adlı kitabın tamamını Allaha şükür masama koydum. İnşallah sizlerin
manevi destekleriyle bu dev eserde yer alan başta Ermenek ve Karamanoğlu
toprakları olmak üzere verilen değerli bilgileri zaman zaman sizlerle
paylaşacağım.
Şimdi sözü yazara bırakıyor ve tam
700 yıl önceki memleketimizi karşı sahillerden bir tarafsız aydın tarihçi
gözüyle görüşlerinize arz ediyorum.
Parantez içindeki notlar kitabın
kendi dipnotlarıdır.
Ermenek İkinci
Kuşağın 12. Bölgesi
Ermenek memleketinin sahibi
Karamanoğlu’dur. Memleketin başkenti Ermenek’tir. Karamanoğlu’nun 14 şehri, 150
de kalesi vardır. Asker sayısı atlı 25 bin, yaya 50 bin olmak üzere 75 bine
ulaşmaktadır.
En ünlü şehirleri: Larende: çok
güzel bir şehirdir, (suyu bostanı çok olan Lerende’nin sultanı Karaman oğlu
Bedreddindir. (İbn Batuta 196 Mucemü’l-ensab 236)
Alaiye şehri: Halk arasında Alanya
olarak kullanılır. (Mısıra en yakın Anadolu şehri olan Alaiye şehirlerin en
güzellerindendir, insanları iyidir, Hakimi: Karaman oğlu Yusuf’tur. (İbn Batuta
188) Buralar Ermeni beldelerinin güney doğusuna düşer. Kuzey tarafında ise
Eşrefoğlu memleketi vardır. Alaiyeye en yakın Ermeni şehirleri: Tarsus ve
Ezinedir.
Bu memleketler Akdeniz sahil
şeridinde veya yakınında olup halklarının tanıtımını ayrıca anlatacağım.
Anadolu’daki Ermenek merkezli
Karaman oğlu memleketleri sultanımız Mısırın sahibine bağlıdırlar. (Allah Mısır
Memluk mülkünü ebedi kılsın) Memluk sultanı da onları sever ve gözetir.
Karamanoğullarının Ermenilerle ve
komşuları diğer kefere ile olan cihatlarını, askerlerinin gece gündüz silahlı
bir biçimde düşmanlara karşı koyuşlarını bütün yönleriyle bu kitapta yazıyorum.
Anadolu’ya Tatar (Moğol) istilası
sırasında Selçukluların ve Karamanoğullarının ahvalini de Allah’ın izniyle izah
edeceğim.
(Mesalikü’l-ebsar fi
memaliki’l-emsar c 3, 5. bap, S. 255: Anadolu’daki Türk illeri, 16. bölüm:
Ermenek Memleketi)
Şihabeddin b. Fadlullah el-Ömeri /
Kahire / Mısır H. 700 – 749 M. 1300 – 1349
Talep eden akademisyen arkadaşlara
bu 27 ciltlik dev eseri ücretsiz verebilirim.
Bu metinleri okuyunca Akdeniz’in bir
Müslüman gölü olmasını hayal ediyor insan!
Hele haçlı batı ittifaklarının bu
günlerde doğu Akdeniz’de bizi yok saymaları ne acıdır!
İşte atalarımız Akdeniz’i onun için
Türk gölü yapmışlar. Basiretli devlet adamlarımızın Libya ile Mısır ile hatta
Lübnan ile Filistin ile daha yukarıda Suriye ile Lübnan ile Akdeniz kıta
sahanlığı anlaşmalarının yollarını aramaları son derece güzeldir.
Böyle anlaşmalar en çok batılı ve
Amerikalı düşmanlarımızı rahatsız edecektir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin
Libya ile böyle bir anlaşma yapması sırasında infiallerini gördük.
Şimdi sıra inşallah diğerleri yani
eski Osmanlı milletleri ile aynı anlaşmayı yapmaktadır.
Bunun için ise onlarla iyi ilişkiler
kurmak zorundayız.
Karamanoğulları
Müslüman Türk Devleti
Karamanoğulları beylikten de öte 250
senelik uzun bir ömür süren bir İslam devletidir.
Bu İslam devleti başta 1256
senesinde Ermenek’te kurulmuş daha sonra Larende / Karamanı merkez edinmiş olup
devamlı Pers kökenli Şia tehlikesine, Ermeni ve Moğol düşmanlara karşı savaş
halinde olmuştur.
Karamanoğlu atası ve kurucu beyi
Nure Sofinin Sivas’a gelince Babailerle beraber olması onun bu fikirde ve
zihniyette olduğu manasına gelmez. Nitekim Nure Sofi kendisini, Azerbaycan
tarafından Anadolu’ya obasıyla beraber geçtiği ve ilk mesken tuttuğu yer olan
Sivas civarında Selçuklu devleti ile Babailer arasındaki isyan hadiselerinin
tam ortasında bulmuş ve takiye yaparak obasını korumak için Baba İshak’la
beraber olmaya mecbur kalmıştır. Aksi halde Selçuklu İmparatorluğu onları neden
ülkenin en mümbit topraklarına yerleştirsin ki?
Nitekim Mevlana hazretleri de
Konya’nın Moğollara tabi olmasıyla fitne ve isyanı tercih etmemiş görünürde
prosedüre uymak zorunda kalmıştır.
Bir zalimin zulmünü bertaraf etmek
için bu tür birliktelikler her zaman olmaktadır. Nure Sofinin itikadı yüzde yüz
Kur’an’a ve Sünnete uygun, Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Mevlana ve Hacı Bektaş
Veliler gibi sağlam bir itikattır.
Bu sağlam akaitten şunu anlamalıyız:
Allah’ın cc son peygambere (sav) bildirdiği tek hak din İslam’dır. Bu dinin
kıblesi ve ibadet usullüleri, inanç sistemi bellidir. Ne Şamanizm gibi Türk
geleneklerinden ne de Arap geleneklerinden asla beslenmez. İslam’ın emir ve
direktifleri iki ana kaynak olan Kur’an ve sünnete dayanır. Ancak Kur’an ve
sünnette geçmeyen bir durum olursa o ikisine ters düşmemek şartıyla törelerden
de yararlanılarak toplum idare edilir. Mesela kırmızı ışıkta geçmenin ceza ve müeyyideleri
örf ve töreden veya evrensel kaidelerden alınır.
Nure Sofi kendisi de dâhil bütün
evlatları yüce İslam dininin hizmetinde olmakla iftihar eden bir hanedandır.
Aile türbesinin yer aldığı Ermenek Balkusan köyünde içinde türbelerinin de
bulunduğu külliye içinde günde beş vakit ezan okunan ve namaz kılınan bir de
mescit vardır.
Ermenek, Karaman, Konya, Ereğli,
Niğde, Nevşehir ve hâkim oldukları bütün beldelerde inşa ettikleri camiler,
mescitler, Darulkurra / Kur’an öğretilen okullar ve Darulhadislerin /
peygamberimizin sünnetini tesis eden hadislerin öğretildiği mekteplerin
cephelerine kazılan kitabelerinde yüce İslam dininin ve Müslümanların
hizmetinde olduklarını yazmışlardır.
Karamanoğlu devleti, hanedanıyla,
halkıyla ve bütün aksamıyla yüce peygamberimizin, dört halifenin, Kur’an’ın ve
sünnetin son derece bağlısıdırlar.
İlk inşa ettikleri cami olan Ermenek
ulu cami ve diğer mescitler, tekkeler ve zaviyeler bunun en büyük şahididir.
Yine Ermenek’te inşa edilen ve başta Kur’an ve sünnet olmak üzere beşeri ve
tabii ilimlerin de okutulduğu Tol medrese de buna tanıktır. Bu arada Ermenek’e
bağlı Gargara, Lemos, Kazancı, Görmeli, Bednam, Çukurbağ, Büyükkarapınar, Sarıveliler,
Gerde, Lafza, Aşağı ve Yukarı çağlarda ve daha adını saymadığımız nice yerleşimlerde
hala çoğu ayakta olan camiler, mescitler, zaviyeye ve tekke vakıfları
bırakmışlardır.
Allah’ın son peygamberi, amcaları ve
en yakınları tarafından töremizi ve Arap geleneklerini bırakıyorsun, diye
Taife, Medine’ye sürgüne ve hicrete mecbur etmişlerdir. İslam, Araplar başta
olmak üzere beşeriyete zararlı töreleri kaldırmak için gelmiştir.
Peygamber efendimiz, Arap töresini
reddettiği için Allah cc kendisine: “Sizin töreniz sizin olsun benim dinim de
benim olsun / leküm dinüküm veliye din” demesini Kafirun suresinde emretmiştir.
Karamanoğullarının en büyük beyi
Mehmet Bey merhum İran dili olan Farsçaya Konya’da okuduğu fermanla yasak bile
getirmiştir.
Mehmet Bey ve bütün Karamanoğlu
hanedanı hem Müslüman – Türk milliyetçisidir hem de yüce peygamberimizin ve
Raşit halifelerinin bize aktardığı Hanif İslam dininin hizmetçileridir.
Nitekim Ermenekli Beşir Çelebi
İbrahim Beye ithaf ettiği Mecmûatü’l-fevâid adlı tıbbi içerikli eserinde
Karaman beylerini, acemlerin yani Şia inançlı sapık fars devletinin boyun
eğdiği sultanlar olarak ifade ediyor.
Mükremin KIZILCA
"Ermenekli Beşir Çelebi İbrahim Beye ithaf ettiği Mecmûatü’l-fevâid adlı tıbbi içerikli eserinde Karaman beylerini, acemlerin yani Şia inançlı sapık fars devletinin boyun eğdiği sultanlar olarak ifade ediyor." Bu ifadede dikkatimi çekti.
YanıtlaSil