Birkaç yıldır bu konuda bir yazı yazmayı düşünüyordum. Çoğu sosyal medya arkadaşlarımızın Ermenek bahse konu olduğunda bir “ kasaba” olarak nitelendirirken, şehre haksızlık edildiğini düşünerek, onun tarihin derinliklerine inen eski bir kent merkezi olduğunu hep hatırladım ve bu konuda düşüncelerimi yazma gereğini duydum.
1924 yılında çıkan Köy Kanunu’na göre nüfusu 20 bine kadar
olan yerler köy olarak isimlendirilmiş olsa da, şimdiki idari yapıda “kasaba”
diye bir yönetim birimi yoktur. Yalnız nüfusu 20 binden az olan ve belediye
teşkilatı olan ilçe merkezlerine köy kanununa göre “kasaba” denir. Bu yasa hâlâ
yürürlüktedir. Türk idari yapısında köy, mahalle, ilçe ve il vardır. Yakın bir
zamana kadar köyler ile ilçeler arasında bir idari yapı olan bucak (nahiye
)merkezi kaldırılmış, günümüzde ise köyler mahalle statüsüne sokulmuştur.
Nüfusu iki binin üzerinde olan yerleşim merkezlerine belde
statüsü verilirken ilçe merkezlerinde nüfus şartı aranmamaktadır. O hâlde
küçükten büyüğe doğru sıralarken belde, ilçe belediyesi, il belediyeleri ve
büyükşehir belediyeleri diye yerel yönetimlerde bir sıralama yapılabilir.
Merkezi yönetimde, köy ya da mahalle, ilçe ve il yönetimleri şeklinde bir
sıralama mümkün. Böyle bir girişten sonra merkez nüfusunun 11.441 olan Ermenek
bir kasaba mı yoksa bir şehir mi sorusuna cevap arayalım. Tarihin
derinliklerine indiğimizde Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Beylik dönemi
hatta 1960’lı yıllarına kadar kapalı ekonominin bir merkezi olan Ermenek’te,
her ne kadar kırsal özelliğini yaşamış olsa da, yazları bağ bahçe işleri ( bağa
göç etmiş olmaları- tarıma dayalı ekonomi )ve hane halkına yeterli tarım ve
evcil hayvan besleme gibi etkinlikler olsa da, geçen yüzyıllardan süregelen bir
kendi kendine yeterli bir dokuma atölyeleri, günümüzdeki adı ile tekstil, ayakkabıcılık, bakırcılık,
terzilik, dericilik (tabakçılık), marangozluk …gibi alanlarda bir iş bölümü
olduğu, esnafların belirli yerlerde kümelendikleri bilinir. Geçen yüz yılda
Yukarı ve Aşağı çarşı örneklerinde olduğu gibi.
Romalılar Dönemi’nde, on kentini merkezi (Dekapolis) olması,
barındırdığı tarihi kalıntılar ve çevresindeki eski kentlerin uygarlık izlerini
taşıyor olması Ermenek’in kadim bir kent olduğunun belgesidir.
Tarihi kalesi, ünlü camileri, medreseleri, çeşmeleri,
köprüleri, pazar yerleri ticari alanda çevresine 90 km hâkim olması, diğer bir
anlatımla merkez odaklı olması onun bir kasaba değil bir şehir olduğunun en
belirgin özellikleridir.
Her şeyden önce 1950- 1960 öncesi kapalı ekonominin egemen
olduğu yıllarda yiyecek ve giyecekte kendi kendine yeterli olması, ihtiyaç fazlasını
çevresindeki ( giyecek, kap kacak gibi alet ve edavatları) kent ve kasabalara
göndermesi, kendine özgü bir mimari yapısı olması, kervan yolları ile Alanya,
Anamur, Karaman, Konya gibi merkezlerle bağlantılı olması. Buğday, gaz ve tuz
gibi ihtiyaç maddelerinin dışında diğer ihtiyaç maddelerinin üretip merkezi olması
Ermenek’in bir kent(şehir) olduğunun başlıca göstergeleridir.
Beylikler Dönemi’nde, Karaman Beyliğinin başlangıçta merkezi
olması da tarih içinde çekirdek bir merkez/kent olduğuna tanıklık ediyoruz.
Özetlersek, Romalılardan bu yana olan süreçte halkın ayakkabıcılık, terzilik, bakırcılık,
demircilik, dericilik, dokumacılık gibi alanda yoğunlaşmaları ve geçimlerini bu
alanda sağlamış olmaları ve bağ bahçe işlerindeki üretimlerle gıda
ihtiyaçlarını sağlamış olmaları bir taraftan toprağa bağlı olsalar da
dönemlerindeki tarım dışı üretimleri ve hizmetleri ile
geçimlerini sağlamış olmaları bir kentli olmanın belirgin ölçütlerinden
sayılır.
Nüfusu az olsa da, geniş caddeleri, piknik alanları,
çağlayan suları, tarihi yapıları, cıvıl cıvıl okulları, dinamik nüfusu, müzesi,
yemyeşil doğası ve önündeki vadiyi düzleyen şahane baraj gölü ile Ermenek bugün
de Türkiye’de adından söz ettiren bir kenttir.
Şurası bir gerçektir ki, konumunun tarım ve sanayi alanında gelişime
müsait olmaması, nüfus yoğunluğunun ve gelir payının düşüklüğü nedeniyle kültür
ve sanat alanında gelişmiş olduğu söylenemese de, çok kıt ve zorlukları yenerek
büyük kentlerde okuma mücadelesi ve devletin kilit noktalarında rol almış aydın
insanları ve iş adamlarının varlığı Ermeneklinin mücadele gücünü ve örgütlü yapılarda
başarılı görev almış olmaları, onların kentli olma vasfının diğer bir özelliğidir. Yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenlerle Ermenek’in
bir kasaba değil kent, halkının da bir kentli olduğunu düşünüyorum.
Günümüzde Ermenek’in şehir plancılığına uygun olarak doğu ve
batı yöne doğru büyümesi, geniş caddeleri, küçük de olsa meydanlarının varlığı,
eski Ermenek ile yeni Ermenek’in yan yana, iç içe yaşıyor olması, ihtişamlı kalesi, tarihi
yapıları, kasabadan öte tarihi şehir
olduğunun en belirgin özellikleridir, diyebiliriz. 22.01.2023 Hasan ŞİMŞEK
Not: Bu konuda karşıt yorumlar yapan olursa , düşünce
gelişir.
Hiç yorum yok:
Yorum Kuralları
Yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret, küfür, aşağılayıcı, küçük düşürücü, pornografik,
ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici,
yorumların her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu yorumcuya aittir.
İsimsiz yazılan yorumlar bir saat içinde sistem tarafından otomatik olarak silinir.