Sosyal medyada
dolaşırken “Taşımalı sistem kurbanı olan
köylerin, okullarının açılması”na dair bir paylaşım dikkatimi çekti.
Paylaşımdan notlar okudum.
Gerçekten kıyıdan köşeden önemli noktaların tespitleri yapılmış.
Aynı paylaşımların altına 2 yıl ‘Taşımalı Sistem’ de yaşadıklarımı yazmaya başlayınca gerçekten uzun bir anlatımın ortaya çıktığını gördüm. Yazdığımı yorum değil bir makale olarak değerlendirmeyi daha uygun gördüm ve bir bütün olarak yayınlamak eğitim öğretim dünyasında belki bir nokta oluşturur şeklinde düşündüm.
Belki de taşımalı sistem
projesini yaşayan öğretmenlerin, taşımalı sistemle öğrencilerini okula gönderen
velilerin veya eğitim öğretim planlayıcılarının dikkatini çeker.
İşte o yorum yazma
düşüncesi ile yazdıklarım:
Arkadaşlar tartışmanızı
bugün (13 Nisan 2021), Ramazan ayının ilk sahuruna yakın bir zamanda gördüm ve taşımalı
sistemde yaşadıklarımı dilimin döndüğünce yazmaya çalışacağım.
1991-1992 eğitim öğretim
yılında Konya, Karapınar pilot bölgesinde ilk taşımalı sistemde eğitim ve
öğretim hayatı yaşayan 3 öğretmenden biriydim.
Daha önceki meslek
hayatımda 7 yıl birleştirilmiş sınıf uygulaması ile eğitim öğretim gerçekleştirdim.
11 öğrencisi olan köyde de çalışmıştım. 72 öğrencim olan taşımalı sistem okulunda
da ilk çalışmama başlıyordum.
Toplam 32 yıl görev
yaptım. Ancak 2 yıl öğrencilerle toplam 5 yerleşim yerine (köy-mezra) girip çıkmak ve
Şimdiki taşımalı sistem uygulamasında şartlar değişti elbet. Bir sınıf öğretmeni öğrencileri ile köyden şehre günlük 80 km yol yapmıyor. Taşımalı sistem uygulamasında okulun öğretmenleri şehirde oturuyor ve normal olarak derslerine girip çıkıyor. İlk uygulamasına dâhil olan bizler köyde ikamet eder, öğrencilerle uygulamanın gerçekleştiği okula gider, tam gün dersimizi yapar tekrar geri dönerdik. Köyde miyim, şehirde miyim belli değil, bir defa pazara gidip ev alışverişimi daha yapamaz duruma düşmüştüm. İkamet ettiğim yerleşim yeri işlek bir yol üzerinde olmasından yararlanıp, kamyon şoförleri ile Cumartesi günü sabah Konya merkeze gider, yine ücretini ödeyerek kamyon şoförleri veya Konya Otogarından otobüs bileti kestirerek köye dönerdim.
Her gün ilçeye gidiyor, ayda bir defa ilçeden mutemetten maaş alma izini yoktu. Köy öğretmeni iken ayda bir gün maaş, alış veriş ve evrak alma ve teslimi için iznimiz vardı. Her şeyden mahrum kalmıştım. Ay maaş alma ve alışveriş yapabilme çilemden sonra Okul müdürüne, oradan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne giden dilekçeme ayda 2 saat maaşımı almak ve alış veriş yapmak üzere izin verilmişti.
Taşımalı sistem tecrübesi
bizler üzerinden kazanılarak belirli yönetmelikler oluşturuldu ve uygulama tüm
Türkiye’ye yayıldı.
Durmuş Ali ÖZBEK
Hiç yorum yok:
Yorum Kuralları
Yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret, küfür, aşağılayıcı, küçük düşürücü, pornografik,
ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici,
yorumların her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu yorumcuya aittir.
İsimsiz yazılan yorumlar bir saat içinde sistem tarafından otomatik olarak silinir.