1933 yılında Sarıveliler’de
doğan yazar, 1949 yılında girdiği İvriz
Köy Enstitüsü'nden, 1956 yılında öğretmen
olarak mezun olur.
Öğretmenlik
hayatına, Karaman'ın Avgan Köyünde; Başöğretmen olarak başlar. Karaman'ın
Yollar başı Kasabasında, Çumra"nın, Dinek Bucağında; Okul Müdürlüğü
görevlerinde bulunur.
Yerel ve ulusal
basında birçok makale ve yazılara imza atar.
Yazma ve araştırma
tutkunluğu daha İvriz’de başlar ve okulun gazetesi olan "İVRİZ"de şiirlerini
yayınlar.
Taşeli'nin tekerlek
izi görmemiş coğrafyasının içinde, sıkışmış kalmış olan bölge insanının
sorunlarına okumuş bir aydın olarak kafa yorar,
çareler arar.
1970 yılında
yayınladığı "TEKERLEĞİN DEĞMEDİĞİ YER" isimli eseri büyük yankı uyandırır.
Yörenin kültürel
değerlerini, tarihini, gelenek ve göreneklerini, bölgenin çetin coğrafyasında
insan yaşamının zorluklarını, çilesini, yolsuzluğunu, geçim sıkıntılarını dile
getirir.
Araştırmalarına
ilham kaynağı olan Büyük Halk Ozanı Karacaoğlan’ı da kitabın satırlarında
işlemeye, tanıtmaya başlar.
KARACAOĞLANIN bu
yörenin çocuğu olduğunu, ömrünü Başdere’de, Barçın Yaylasında geçirdiğini her platformda, her konferansta, ilmi
toplantılarda dile getirir. Gazete köşelerinde yayınladığı makalelerle geniş
kitlelere duyurmaya çalışır.
Toroslar Bölgesini
adım adım dolaşarak Yörük obarında,
çadırlarda yatar kalkar.
Bölge insanının
yaşlılarından, onların hafızalarından şiirler
bulur, kaydeder.
CÖNKLER bulur,
arşivleri tarar ve yorucu araştırmalarının sonucunda ortaya koyduğu
'TAŞİLİ'NDE KARACAOĞLAN TOROSLARIN GÖNÜL GÜNEŞİ" isimli
eseriyle Karacaoğlan üzerinde iddiasını ortaya koyar.
Kitabın sahifeleri
arasında gezinirken Barçın Yaylasının o büyülü atmosferinde gezinirken kuşların
cıvıltıları arasında kıvrım kıvrım akan derelerin akışını seyre dalarsınız,
baharın rengârenk kokulu
çiçeklerini teneffüs eder, katar katar
yüklü develerle, sürülerle
Yörüklerin yaylaya göçünü hayal
ederken Yörük obalarında, kıl
çadırlarının içinde Yörüklerin yaşam dünyasında bulursunuz kendinizi.
Barçın Yaylası'nda,
Başdere”de yüzlerce yıldır süren bir ÖRNEK İNSAN ( Yayla güzeli) seçimi vardır
ve bir asır öncesine kadar devam eder bu yayla güzeli seçimi Karacaoğlan'ın
uğruna şiirler yaktığı Elif'te seçilen
bir yayla güzeli olarak karşımıza çıkmaktadır. son seçilen yayla güzeli ise
Suna’dır.
Ertaş Hoca,
bunlardan yola çıkarak Karacaoğlan’ın neden bu coğrafyanın çocuğu olduğunu
anlatmaya çalışır kitabın her mısraında her sahifesinde.
Kitabında İlk defa Karacaoğlan’ın
yayınlanmamış şiirlerine yer verir.
Başdere koyağının
yeşillikleri içine serpilmiş Köylerini tanıtır bir bir.
Yöre insanının
yaşamını tanıma açısından anlaşılır bir dille yazarın kendine has üslubuyla
kaleme aldığı, herkesin istifade edebileceği
bir nevi (yöre halkının) kendinin de anlatıldığı bir kitap ortaya konmuştur.
Taşeli'nde,
Başdere'de, Ermenek'te Karacaoğlan gibi bir şair kanat çırpabiliyorsa eğer bu
da Mustafa Ertaş Hoca sayesindedir.
Mustafa PAK
Hiç yorum yok:
Yorum Kuralları
Yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret, küfür, aşağılayıcı, küçük düşürücü, pornografik,
ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici,
yorumların her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu yorumcuya aittir.
İsimsiz yazılan yorumlar bir saat içinde sistem tarafından otomatik olarak silinir.